Gelişmiş ülke tahvil piyasalarındaki satış dalgası korkulandan daha çabuk atlatıldı. ECB’nin Sintra toplantısı ile ivme kazanan satışlar, Yellen’in faiz artışlarının ve bilançodaki küçülmenin sınırlı ve yavaş olacağı sinyali üzerine tersine döndü. Fed’in para politikasını kademeli olarak normalleştireceği sinyali ile gelişmiş ülke tahvil piyasalarında 35 yılı aşkın devam eden boğa piyasasının sonuna yaklaşıyoruz. Ancak bu gelişmekte olan ülke varlıkları için olumsuz bir tablo çizmiyor. Genel inanışın tersine Wall Street, Fed’in faiz artırımına gitmesini ABD ekonomisinde işlerin yolunda gittiğinin işareti olarak görerek yükseliyor. Gelişmekte olan ülke borsaları Fed’in faiz artırdığı ve Wall Street’in yükseldiği dönemlerde genellikle değer kazanıyor. Mevcut konjonktürde gelişmekte olan ülke borsalarının yükselmeye devam etmesini sağlayacak iki temel dinamik bulunuyor: (i) Fed’in faiz artış döngüsünün gecikmeli ve sınırlı olması; (ii) gelişmekte olan ülkelerin büyümesi hızlanırken ABD ekonomisinin durağan seyrini koruması.
Büyümenin güçlenmesine rağmen Fed’in faiz artışlarının sınırlı olduğu mevcut konjonktürü “Goldilocks Harikalar Diyarında” diye adlandırıyoruz.. Normal hikayenin tersine, ayıların eve bir türlü dönmediği bu Goldilocks hikayesinde piyasalardaki oynaklık ve risk primi uzun süre düşük kalmaya devam edebilir.
Fed’in faiz artırım döngüsünün ve bilanço küçülmesinin yavaş ve sınırlı olduğu bu konjonktür gelişmekte olan piyasalardaki yükselişin devam etmesi için uygun bir ortam yaratıyor. Doların zayıf ve faiz artışının düşük kaldığı mevcut ortamda enflasyon sorunu olmayan gelişmekte olan merkez bankaları (Rusya, Brezilya Güney Afrika, Hindistan, Meksika) para politikasını gevşetmeye devam edebilecek.
Para politikasındaki gevşeme ve tahvil faizlerindeki gerileme beklentisi gelişmekte olan borsalardaki yükselişin devam etmesi için uygun bir ortam yaratıyor. Ancak Türkiye bu fırsat penceresinden kısa vadede yararlanamayacak.
Bozuk dış dengesi ve yüksek enflasyonu ile Türkiye gelişmekte olan ülkelerden olumsuz ayrışıyor. Olası bir faiz indirimi Türk lirasının değer kaybını hızlandırarak şirketlerin borç dinamiklerinin bozulmasına ve enflasyonun yüksek seyretmesine neden olabilir.
Durumun farkında olan Merkez Bankası bu nedenle Temmuz ayında faizleri indirmedi ve enflasyon görünümünde kalıcı bir iyileşme olmadıkça sıkı para politikasının sürdürüleceği sinyalini verdi. Geçmiş dönemin tersine hükümet kanadından bu konuda kamuoyunda paylaşılan sert bir eleştiri gelmedi.