Piyasalar bir dönüm noktasına yaklaşıyor. Büyümenin güçlü, enflasyonun zayıf, faizlerin düşük olduğu tatlı konjonktürü geride bıraktık. Büyümenin ve şirket karlarının halen güçlü olduğu, ancak enflasyonun ve faizlerin de yükselmeye başladığı yeni bir döneme giriyoruz.
Uzun bir süreden beri 2.55 – 2,60 bandında dans eden ABD tahvilleri Cuma günü %2,66 ile 2014 yılından beri gördüğü en yüksek seviyeye ulaştı. ABD tahvil piyasasındaki büyük oyuncuların tuttuğu kısa pozisyondaki artış tahvil faizlerindeki yükselişin devam edeceğine işaret ediyor.
Satışların devam etmesi ve faizlerin 2013 yılında denediği %3,0 seviyesinin üzerine çıkması durumunda yeni bir döneme gireceğiz. Finans teorisi ve geçmiş veri büyümenin ve şirket karlarının güçlendiği bir ortamda tahvil faizlerindeki yükselişin normal olduğuna ve küresel portföylerde hisse senedine yönelişin devam edeceğine işaret ediyor.
İzlediğimiz piyasa göstergeleri de risk iştahının halen güçlü olduğunu gösteriyor. Fed faiz beklentilerindeki yükselişe rağmen zayıf kalan dolar, yükselmeye devam eden gelişmekte olan borsalar, faiz artışı yapılmamasına rağmen değer kazanan gelişmekte olan ülke paraları, kredi notu düşük şirketlerin borçlanma maliyetlerindeki gerileme gibi göstergeler küresel risk iştahının halen güçlü olduğuna işaret ediyor.
Ama piyasaların Fed rüzgarını arkasına aldığı kolay günler geride kalıyor. Cevabını bilemediğimiz bir yığın soru ile karşı karşıyayız: (i) ABD enflasyonu ve faizler ne kadar yükselecek? (ii) Faizlerdeki artışın büyümeye ve şirket karlarına etkisi ne olacak? (iii) Wall Street’te şimdi 18-19 civarında olan fiyat kazanç oranları nerede dengelenecek? (iv) Avrupa, Japonya, Çin gibi büyük ekonomilerde enflasyon ve faiz oranları ne kadar yükselecek? (v) Gelişmekte olan ülke varlıkları bu ortamda nasıl fiyatlanacak?
Önümüzde bir yol ayrımı var. Tahvil piyasasında büyüme ve enflasyondaki artışa paralel intizamlı bir düzeltme olursa, piyasalar bu bilinmezlik denizini az hasarla geçer ve vaat edilen topraklara yolculuğuna devam eder. Ancak faizlerdeki artışın büyümeyi tehdit ettiği intizamsız bir düzeltme ile karşı karşıya kalırsak iyi havaya güvenip çok yük alarak açık denizlere açılan (çok borç alan diye okuyun) gelişmekte olan ülke tekneleri zorlanır.