Ekonomi yönetimi döviz kurundaki dalgalanmaların reel ekonomide yapacağı tahribatı sınırlamak için 25 Ocak'ta bir dizi önemli karar aldı. 2 Mayıs itibariyle devreye girecek olan bu kararlar ihracatçı olmayan şirketlerin döviz cinsi borçlanmasını zorlaştırıyor ve şirketleri kur riskine karşı korunmaya zorluyor.
Reel sektör temsilcisi oyuncularla yaptığımız görüşmelerde “ihracatçı olmayan şirketlerin döviz cinsi borçlanmasını zorlaştırıcı önlemlerin prensip olarak doğru olduğu”, ancak “geçiş sürecinin sınırlı olması ve uygulamadaki hatalar” nedeniyle döviz kurundaki oynaklığın artabileceği endişesini gördük.
Kurdaki oynaklığın yol açacağı tahribatı azaltmak için alınan
önlemlerin kısa vadede kurlardaki oynaklığı artırarak reel
ekonomiye zarar vermesi mümkün mü? Korkarız, evet!
Alınan önlemler dolayısıyla döviz pozisyonunu kapatmak ve / veya
korunma satın almak zorunda kalan şirketlerin spot veya vadeli
piyasada döviz talep etmesi kısa vadede Türk lirası üzerindeki
baskının ve oynaklığın artmasına neden olabilir. Bundan korkmalı
mıyız? Doğru yönetmek şartıyla, hayır….
Konuyu değerlendirmeden önce kısaca geçmişi hatırlayalım. İhracatçı olmayan şirketlerin döviz cinsinden borçlanmasının önünü açan kararlar 2008 küresel krizi sonrasında yaraların sarılmasını kolaylaştırmak ve büyümeyi hızlandırmak için alınmıştı.
Ancak alınan önlemlerle sağlanan hızlı büyüme ekonominin aşırı ısınmasına, cari açık ve enflasyonun %10’un üzerine çıkmasına neden olduğu için Başbakan Yardımcısı Babacan tarafından başlatılan makro ihtiyati tedbirler ile frene basılmış, büyüme daha sürdürülebilir bir patikaya sokulmuştu.