Yeni Ekonomik programı “vaktinden çok sonra da olsa, doğru yönde atılmış bir adım” olarak görüyoruz. Ekim 2017’de açıklanan Orta Vadeli Programın aksine Eylül 2018’de açıklanan program Türkiye ekonomisi için genel hatlarıyla gerçekçi bir patika çiziyor.
Yeni ekonomi programı görece sert bir inişle yavaşlayan ve ihracat lehine dengelenen bir ekonomi öngörüyor. Program bozulan finansal istikrarı sağlamak ve piyasaların güvenini kazanmak için olan üç saç ayağını vurguluyor: dışa dönük dengelenme, mali disiplin, yapısal değişim.
2019 ilkbaharında yerel seçimlere rağmen Yeni Ekonomik Program büyümenin 2017 yılında %7,4’ten, 2018’te %3,8’e, 2019’da %2,3’e ineceğini kabul ederek görece gerçekçi - halen tahminimizden 1-1,5 yüzde puan daha yukarıda- bir tablo çiziyor.
Büyümedeki yumuşak inişe paralel ekonomide tedricen bir dışa dönük dengelenme hedefleniyor. Zayıf Türk lirası ve ihracata yönelik teşviklerle 2017 yılında milli gelirin %5,6’sı olan cari açığın, 2019 yılında %3,3’e, 2020 yılında %2,7’ye gerileyeceği öngörülüyor.
Merkez Bankası’nın sıkı para politikası ve bu hedefle uyumlu bir maliye politikasının (milli gelirin %1’ine ulaşan bir faiz dışı fazla) desteğiyle 2018 yılında %21’e ulaşacak enflasyonun, 2019 yılında %16’ya, 2020 yılında %10’un altına çekilmesi hedefleniyor.
Gelişmekte olan ülkelere yönelik risk iştahı bozulmadan, Türkiye ile ilgili algı kötüleşmeden 2013 - 2017 döneminde böyle bir program açıklamış ve yoğun seçim dönemine ve başkanlık sistemine geçişe rağmen uygulayabilmiş olsaydık bugün çok farklı bir noktada olurduk.