Başbakan Davutoğlu, Finlandiya gezisinde, aralarında Ankara Temsilcimiz Serpil Çevikcan’ın da bulunduğu gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu Finlandiya gezisi sırasında benim de
aralarında bulunduğum bir grup gazetecinin sorularını yanıtladı.
Davutoğlu’na yöneltilen soruların büyük bölümü, Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan’la bazı temel konularda bir ayrışma içinde olup
olmadığına yönelikti.
Başbakan, Erdoğan ile arasında özellikle terörle mücadelede
kararlılık konusunda en küçük bir fark olmadığını vurguladı.
Yeniden çözüm sürecine dönülebilmesi için yerine getirilmesi
gereken “silahların gömülmesi” konusundaki ön koşulun yanı sıra
PYD’nin konumu ve faaliyetlerini de ikinci şart olarak dile
getirdi. Davutoğlu’nun açıklamaları şöyle:
NÜANS DAHİ YOK: (Çözüm süreciyle ilgili olarak Sayın Cumhurbaşkanı
ile sizin açıklamalarınızın birbiriyle çelişkili olduğu yönünde bir
algı var. Bu konuya açıklık getirir misiniz?) Birileri böyle bir
algı yaratılmasını özellikle istemiş ve göstermeye çalışmış
olabilir. Bu algının doğru olduğu kanaatinde değilim. Terörle
mücadele konusunda benim ifade ettiklerimle Sayın
Cumhurbaşkanımızın ifade ettiklerini yan yana koyarsanız kararlılık
bağlamında herhangi bir küçük nüans dahi göremezsiniz. Bu algıyı
oluşturmak isteyen iki kesim var. Birincisi Ak Parti ile
Cumhurbaşkanı arasında görüş ayrılığı varmış gibi istismar etmek
isteyen HDP ve diğerleri gibi. Bir de bizim terörle mücadele
kararlılığımızdan şüphe uyandırmak isteyen bir kesim çıktı.
ÜÇ GECE SORUMLULUKTAN UYUYAMADIM: Bakın arkadaşlar hayatımın en zor
kararı 23 Temmuz günü aldığımız karardır. Arkamda Meclis çoğunluğu
yokken, geçici hükümet olarak göreve devam ederken, hukuki
sorumluluk benim omuzlarım üzerindeyken terörle mücadele kararı
aldık. Terörle mücadelede çok zor üç gece vardır. O üç gece
sorumluluktan hiç uyumadım diyebilirim. Biri PKK ve DEAŞ
noktalarına operasyon kararı verdiğimiz 23 Temmuz gecesidir. O gece
güvenlik toplantısında aldığımız kararlar hakkında Sayın
Cumhurbaşkanımıza kriptolu telefonla bilgi verdim. İkinci kritik
gün 28 Ağustos günüdür. Kırsalda yapılan yoğun saldırılar sebebiyle
Genelkurmay Başkanımızın kırsalda daha kapsamlı yetkilendirmeye
ihtiyaç var diye haklı talebi söz konusu oldu. 7’nci, 8’nci, 9’uncu
Kolordulara doğrudan mücadelenin içinde yer almaları için talimat
yazısı gönderdim. Üçüncü gün 14 Aralık. Henüz yeni hükümet
kurmuşken Cizre, Silopi ve Sur’da barikatlar, sızmalar artınca
operasyon talimatını verdim. Tabi bir de Süleyman Şah operasyonunda
sabaha kadar Genelkurmay karargahındaydım.