15 Temmuz darbe girişi-mine yönelik davalar bir bir açılıyor.
Şu ana kadar açılan en önemli dava olan, 15 Temmuz’da Genelkurmay karargâhında yaşananlara yönelik hazırlanan “çatı iddianame” mahkeme tarafından kabul edildi.
Yakın zamanda yargılamalar, Sincan’da yapılan, Türkiye’nin en büyük duruşma salonunda başlayacak.
Ankara Başsavcılığı’nın üzerinde çalıştığı bir çatı iddianame daha var.
Akıncı Üssü’nde o gece yaşananlara yönelik açılacak davanın iddianamesi.
Genelkurmay ve Akıncı iddianameleri her ne kadar ayrı ayrı hazırlansalar da birlikte okunması ve değerlendirilmeleri zorunlu dosyalar.
O gece ne oldu?
Genelkurmay karargâhında 15 Temmuz’da yaşananlara yönelik iddianamede, MİT’e gelen ihbar, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Genelkurmay’a gelişi, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın Fidan görüşmesinden sonra verdiği talimatlar, Fidan Genelkurmay’dan ayrıldıktan sonra darbecilerin harekete geçmesi ayrıntılarıyla anlatılıyor.
İddianameden öğreniyoruz ki darbeciler, yanı başlarında Akar ve komutanlar varken, Genelkurmay’da o gece 03.00’te gerçekleştirmek istedikleri darbeden sonra kimin hangi göreve getirileceğine yönelik toplantı yapmaya hazırlanıyorlar.
Ancak Fidan’ın gelişiyle paniğe kapılıp, saati erkene çekiyorlar.
Saati erkene çekmeleri, plansızlığı, koordine olamamayı beraberinde getiriyor.
Anlaşılıyor ki; darbe gecesi gördüğümüz, “Böyle yapılması garip değil mi” sorularına neden olan tabloların bir nedeni de bu koordinasyonsuzluk.
İddianamenin anlattıkları kadar anlatmadıkları da var.
Geçen saatler arasında neler yaşandığı, neden daha etkili önlemler alınamadığı, girişimin öncesinde nasıl olup da hiç istihbarat gelmediği gibi sorular iddianame çıktıktan sonra yeniden tartışılmaya başlandı.
Yargılama süreci bu sorulara ışık tutabilir.
Bu nedenle, mahkemeye, savcılıktan da fazla iş düşüyor.
Ortak savunma