Seçim kampanyası çerçevesinde Artvin ve Rize’de vatandaşlarla
buluşan Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun konuğuyduk.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Ak Parti Genel Başkanlığı döneminde
genellikle miting programlarının son duraklarından biri olan
Rize’ye kampanyanın başında gitti Davutoğlu.
Artvin ve Rize meydanlarındaki iki pankart, her şeyin özeti gibiydi:
“Uzun adamı (Erdoğan) sevdi Türkiye. Yeni anayasa lazım ülkeye.
Artvin’den 2 milletvekili Bilge Adam’a (Davutoğlu) hediye.”
Ve, “Sen bize reisin emanetisin.”
Artvin ve Rize performansı, Davutoğlu’nun miting konuşmalarındaki
tarzının revize edildiğini gösteriyor. Hocalıktan genel başkanlığa
dönüşümün zorunlu kıldığı bir revizyon.
Davutoğlu ile Rize dönüşü sohbetimizin önemli başlıklarından biri,
genel seçimin en kritik konusu olan HDP’nin durumu ve çözüm
süreciydi.
Bu başlık, 7 Haziran sonrası için tanımlanan, “ikinci atılım
döneminin” de en ciddi unsurlarından.
“Karşılıklı masa yok”
Davutoğlu, sohbetimiz sırasında, “Demokrasimizin reaktif olmaması
lazım. Reaktif değil proaktif bir tavırla demokrasi ve özgürlükler
üzerinden, insan onuru üzerinden yeniden inşa etmek; ikinci atılım
denilen durum bu. EMASYA’yı, olağanüstü hali, DGM’leri biz
kaldırdık. Ayakları üstünde yeni anayasayla, yeni bir siyasal
yapıyla devleti tekrar inşa etmeliyiz” derken bu hedefin kalbinde
de Kürt meselesi yatıyordu.
Bu noktada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kuveyt’ten dönerken yaptığı,
“Çözüm sürecinde taraf yoktur, devlet vardır. Terör örgütü veya
onun temsili mesafesindekiler masaya oturamaz. Bu, devletin çöktüğü
anlamına gelir” değerlendirmesini sordum.
Başbakan, kısa ve net bir yanıt verdi: