Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Bulgaristan’a gerçekleştirdiği
ziyaretten dönüş yolunda sıcak gündem maddelerine ilişkin sohbet
ettik. Davutoğlu, Güneydoğu’da yürütülen iç güvenlik operasyonu ve
anayasal sistem tartışmaları konusunda önemli açıklamalarda
bulundu.
Başbakan’ın değerlendirmeleri şöyle:
TEMKİNLİ YÜRÜDÜK: Kasım ayında 12 kritik ilçeyi öngörmüştük. İki-üç
ay önceki mücadeleye bakarsanız; Lice, Silvan, Varto, Kulp var,
Cizre devam ediyor, Doğubayazıt, Yüksekova var. Bu ilçelerin
çoğunda kontrol sağlandı. Temelde 4-5 yer kaldı. Sur, Cizre,
Silopi, Nusaybin, Dargeçit. Nusaybin, Cizre, Silopi sınır ilçeleri.
10 adım atsan Suriye tarafına geçiyorsun. Başta uzun süreli bir
müdahale olmasını arzu ettik. Sivil hayatı etkilememek, sivil,
asker, polis zayiatına mahal vermemek için daha temkinli yürüdük.
Cizre’de Nur mahallesi etrafında yoğunlaştı mücadele, diğerlerine
dokunulmadı. Şimdi başlayan mücadelede bütün Cizre, Silopi ve
Nusaybin ama özellikle Cizre ve Silopi’de mutlak olarak bunlardan
temizleninceye kadar mücadele sürecek.
ASKER, POLİS KOORDİNASYONU MÜKEMMEL: Birkaç alana sıkışmış durumda
mücadele. Halktan da hiçbir destek göremediler. Diyarbakır Sur
içinin zorluğu; tarihi eserler, yoğun nüfus, iç içe geçmiş evler,
evlerin altından birbirine irtibatlanmış tüneller. Zor olmasının
sebebi demokratik hukuk kuralları içinde yürüteceksiniz. Suriye
sınırı hemen yanında, buna rağmen çok ciddi bir başarı sağlanıyor.
İyi olan taraf asker-polis koordinasyonu mükemmel. Asker, polis,
istihbarat. Bu geçmişte kolay olmayan bir şeydi ve tamamıyle
demokratik hukuk kuralları içinde asker de buna dikkat ediyor.
Komando var, özel kuvvetler var, polis var, özel harekat var.
Sabırla bu mücadelenin etkisini beklemek, görmek lazım.
DOÇKA HEDEFLERİ TAHRİP EDİLDİ: (Lojistiği Kobani’den mi temin
ediyorlar?) Tabi şunu da araştırıyoruz. Biz Kobani’den mülteci
aldık fakat onların hepsi geri dönmedi biz de zorla geri
döndürmedik. Suriye’den mülteci alırken biz “Kürt müsün, Türkmen
misin, Arap mısın’ diye sormadık. Ve bazı silahlar genellikle
Suriye’den Irak’a, Irak’tan Türkiye’ye sokuluyordu. Kanaslar,
doçkalar falan. Özellikle doçka hedefleri büyük ölçüde tahrip
edildi, kalmış olsaydı mücadele zor yürürdü.