Şırnak’ın Cizre ve Silopi ilçelerinde son üç gündür gerçekleştirilen operasyonun boyutu, sadecehendek direnişiyle yapılmak isteneni sona erdirme kararlılığını göstermiyor. Terörle mücadelede başka bir faza geçilmesi anlamına geliyor.
Bu fazı şöyle özetlemek mümkün:
Örgütün, şehir savaşlarıyla yeni bir aşamaya taşıdığı mücadelesini tekrar başlayamayacak netlikte bertaraf etmek için güvenlikçi anlayışı öncelemek ve bunu yaparken 90’lı yılların hatalarını yinelememek.
Bu fazı en az hatayla tamamlamanın yolu asker, jandarma, polis özel harekât üçlüsünün yaklaşık 9 bin kişilik bir güçle yürüttüğü operasyonların mümkün olan en kısa sürede tamamlanmasından da geçiyor.
Örnekleri çoğaltmadan
Söz konusu ilçelerden göç edenlerin sayısı 200 bini aşmış durumda.
Bölgeden gelen haberler, evini terk etmek isteyenlere yoğun bir örgüt baskısı uygulandığı yolunda.
Devletin eğitim gibi temel kamu hizmetlerini askıya almak zorunda kaldığı, “Şu sıra öğretmenden çok doktora ihtiyaç var” politikasıyla hareket ettiği bir süreçten geçiyoruz. Bu manzaranın herkes için bir maliyeti olacağı açık.
Bütün mesele; askeriyle, polisiyle, özel harekâtçısıyla artık geride kaldığını düşündüğümüz topyekun bir operasyon mantığına dönülmesinin hedeflenen sonuca ulaşması.
Bu yapılırken, çözüm sürecinin baharında dağda taşta piknik yapan bölge insanıyla zor da olsa kurulabilen gönül köprülerinin tekrar yıkılmaması.
Devletin meşru güçlerinin en meşru mücadeleyi verdiği geçtiğimiz aylardan aklımızda kalanlara yenilerinin eklenmemesi.
Örnek: Duvara yazılan intikam yazıları, yerde sürüklenen cenazeler, yardım ulaşamadığı için kaybedilen canlar...