Gündem, Cumhur-başkanı Tayyip Erdoğan’ın Washington ziyareti.
Ziyaretin en önemli gündem maddesi de genelde Suriye, özelde ise ABD’nin PYD-YPG ile yaptığı işbirliği.
Kuşkusuz, ABD’nin terörle mücadele konusunda Türkiye ile ayrı taraflarda durduğu söylenemez.
ABD, başından bu yana PKK’yı terör örgütü ilan etmiş, Türkiye’nin bu örgütle mücadelesini haklı görmüş ülkelerin başında geliyor.
Suriye’de Ankara’nın PKK’nın kolu olarak nitelendirdiği PYD-YPG’ye verilen Amerikan desteği ise bir tercih.
Bu bağlamda ABD Başkanı Donald Trump’ın YPG’ye ağır silah yardımı kararını onaylamasının zamanlaması da Rakka operasyonuna bağlanıyor.
DAEŞ’in kalbi olan Rakka operasyonunun yoğunlaşacağı bir aşamaya gelinmiş durumda.
Söz konusu karar bu aşamada çıktı.
Türkiye, PKK terörü ile 40 yılı aşkın süredir mücadele ediyor.
Bu süreçte, bölgedeki gelişmelerin etkisiyle PKK, sadece yurt içinde saldırılar yapan bir örgüt kimliğinden, sınırların hemen ötesinde devletimsi bir yapıya dönüşme aşamasına evrildi.
Ankara uzunca bir süredir bu evrilmenin olası sonuçlarını ortadan kaldırmaya çalışıyor.
Meselenin özü bu.
Peki, PKK ne yapıyor?
İçerideki PKK
Bu sorunun yanıtını verirken dün Meclis’te Ak Parti Genel Başkanı olarak son grup konuşmasını yapan Başbakan Binali Yıldırım’ın şu ifadelerini de unutmamakta fayda var:
“Kış aylarında darbe üstüne darbe vurduğumuz bölücü terör örgütleri, İHA ve SİHA’larla çok büyük zayiatlar görüyor. Eş zamanlı olarak şehir yapılanmalarını da başarılı operasyonlarla çökertiyoruz. Bunun yanı sıra bölge insanıyla geliştirdiğimiz kardeşlik köprülerine her gün bir yenisini daha ekliyoruz. Bölücü terör örgütü günden güne eriyor ve hatta insan kaynağı bulmakta büyük güçlük çekiyor. Telsiz konuşmalarından bölücü terör örgütüne katılma oranlarının neredeyse sıfıra indiğini öğreniyoruz.”