Kilis
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’la Kilis’teyiz. Nobel Barış
Ödülü için aday gösterilen Kilis’in tabeladaki nüfusu 90 bin.
Suriye’deki iç savaştan sonra kente gelen Suriyeli sayısı ise 125
bin 700.
Kilisliler, Kilis’te artık sayıca daha az. Üstelik bunlar kayıtlı
olan Suriyeliler.
Bir de kayıtdışı olanlar var. Buna rağmen Kilis’te ne Suriyeliler’e
yönelik toplumsal bir hareket, ne organize bir protesto
görüyorsunuz. Hiçbir toplumsal sıkıntı yaşanmıyor. Suriyeliler’in
yaklaşık 37 bini Öncüpınar ve Elbeyli kamplarında barınıyor.
Kalan 120 bini aşkın Suriyeli ise Kilis ve ilçelerinde yaşamlarını
sürdürüyor. Kilis Belediye Başkanı Hasan Kara, Nobel adaylığını çok
önemsediklerini anlatırken, “Nobel Barış Ödülü, Kilis’in dünyaya
örnek olması bakımından bizim için çok önemli. Bu nedenle Nobel’i
almalıyız. Buradaki insanları anlıyoruz. Sınırdan gelen bomba
sesinden biz evimizde duramıyoruz. İnsanlar deprem oluyor sanıyor.
Bu bombaların altında yaşamak kolay değil” diye anlatıyor.
Akdoğan’la ilk olarak Öncüpınar Konteynır Kenti’ni ziyaret
ediyoruz.
12 metrekarelik konteynır evlerin bulunduğu Öncüpınar, başlı başına
bir kent gibi. Burada evleri, kreşi geziyoruz.
Yardım gemisini uğurladı
Akdoğan, İstiklal Marşı okuyan Suriyeli çocukları izlerken
duygulanıyor.
Öncüpınar’da yeni yapılan iki katlı konteynır evler de var.
Bunların bir kısmı, gelebilecek yeni Suriyeliler için boş
tutuluyor. Cuma namazını Cüneyne Cami’nde kılan Akdoğan’la,
Kilis’ten sonra Mersin’e hareket ediyoruz. Mersin Limanı’ndan
Yemen’e 6 bin tonluk yardım malzemesi taşıyan gemiyi uğurluyoruz.
Toplam değeri 7 milyon doları bulan yardım, kampanya ile
toplanmış.Türkiye, hem savaştan kaçanlar, hem yurtdışında çatışma
merkezlerinde yaşayanlar için elinden geleni yapıyor.
Akdoğan’la, Suriye’de yaşanan son gelişmeler, kuşatılan Halep’ten
gelen göç dalgası ve bundan sonra olabilecekleri konuşuyoruz.
Başbakan Yardımcısı Akdoğan, Kilis’e giderken, uçakta sorularımızı
şöyle yanıtlıyor:
BU SON DALGA DEĞİL: Türkiye’de şu anda 2 milyon 620 bin Suriyeli ,
172 bin Iraklı var. Kamplarda 285 bin kardeşimizi barındırıyoruz.
10 şehirde 26 kampta yaşıyorlar. Sınırın hemen yanında 9 çadır kent
var, 10. Kuruluyor. Buralarda da yaklaşık 100 bin kişi var. Bu son
dalga değil. Şu anda sınırda yığılma yok. Açık kapı politikamız
devam ediyor. Hayati bir durum varsa, ölümden kaçma durumu varsa
onları alıyoruz. Göç dalgaları kendi kendine olmuyor.
Bombardıman oluyor, siyasi maksatlarla ya da demografik yapıyı
değiştirerek kendi kontrollerinde yapı oluşturmak için.
HEM GÖÇMEN GÖNDERMEYİN, HEM SINIRI AÇIN DİYORLAR: Siz her geleni
alırsanız bazı oyunlara gelebilirsiniz. Bazen de insan kaçakçılığı
şeklinde. Hatay Valisi aradı dün 800 kişi karşı taraftan gelmiş.
Baktık insan kaçakçılığı, birileri kandırıyor getiriyor. Bunları
aldığınızda bu duyulursa herkes gelmek ister.
Demografik yapı ve insan kaçakçılığı planlarına alet olmamak lazım.
Sınırı aç, herkesi al vesaire türü yaklaşımlar bu yüzden doğru
değil. Hem göçmen göndermeyin diyorlar hem de sınırları aç. Güney
sınırlarını açın, herkesi alın batı sınırlarını kapatın kimseyi
geçirmeyin.