Ankara’da 102 vatandaşı-mızın ölümüyle sonuçlanan terör saldırısını kimlerin düzenlediğine ilişkin ayrıntılar ortaya çıkıyor.
İşin kriminal boyutunun bütün arka planıyla birlikte ortaya çıkarılması ve bunun en kısa sürede yapılması gerekiyor.
Bu, hem devletin toprağa verdiğimiz vatandaşlarımıza ve ailelerine
olan borcudur hem de aynı organizasyonla tezgâhlanabilecek yeni
saldırıları önleyebilmek için birinci koşul.
Olayın “geliyorum” diyerek gerçekleştiği yolundaki tartışmanın kaçınılmaz sonucu ihmali olanların cezasız kalmamaları olmalı. Öyle olacak mı göreceğiz.
Benim üzerinde durmak istediğim konu, saldırı kim tarafından ve hangi motivasyonlarla yapılırsa yapılsın, hedef aldığı bütünün Türkiye olduğu ve bu ülkenin siyaseten yönetilemez hale gelmesinin amaçlandığı.
Terör dehşetini Türkiye’nin kalbinde, en acı manzaralarla yaşayan sokaktaki vatandaş açısından asıl kaygı verici olan işin bu yönüdür:
Kendisini yönetene artık güvenememek.
Zaten her terör olayının bir numaralı amacı da yöneten ile yönetilen arasındaki güven bağını mümkün olduğunca kopararak bir şok ve kaos ortamı yaratmak değil mi?
Bu açıdan baktığımızda Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun “Zamanlaması manidar” olarak özetlediği saldırının 1 Kasım seçimlerine giderken gerçekleşmiş olmasının kritik sonuçları olacağı muhakkak.