Ak Parti siyaseti, ilk iktidara geldiği 2002’den bu yana çok çalkantılı dönemlerle test edildi.
Geride bıraktığımız 15 yıl, bazı kırılma noktalarında iç içe de geçen iki döneme ayrılıyor.
Birinci dönem -ki bunu Erdoğan siyasetinin farkını ortaya koyan dönem olarak nitelendirebiliriz- Ak Parti’yi Ak Parti yapan, statüko ile mücadelenin elle tutulur sonuçlarının alındığı dönemdir. Hem içeride, hem dışarıda, hem Ak Parti’ye oy verenler hem de vermeyenler için.
Bu dönemde Ak Parti, Türkiye’nin yönetim dişlilerindeki kireçlenmeyi çözebilmek için ciddi mücadele verdi. Siyasal, sosyal, kültürel eşitlenme konusunda devrim niteliğinde adımlar attı. Demokrasi, AB normları ve özgürlük alanlarının açılması başlıklarında çıtayı yükseltebileceği kadar yükseltti.
Savunmayla başlayıp kontra atağa evrilen bu dönem, yarın yapılacak Ak Parti Olağanüstü Kongresi’nin ana temasını oluşturan demokrasi, değişim ve reform sloganlarının üçünü de kapsayan bir süreci ifade ediyor.
Ak Parti siyaseti açısından ikinci dönem ise, bu hamlelerinin hızının yavaşladığı, kendisinden ve dış müdahalelerden kaynaklanan farklı nedenlerle ciddi eleştirilerin muhatabı olduğu dönemdir. Yine hem içeride, hem dışarıda, hem Ak Parti’ye oy verenler hem de vermeyenler açısından.