Adalet Yürüyü-şü’nün CHP ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu için
bir kırılma noktası olduğuna kuşku yok.
Türkiye’nin her yerine dokunamadığı, halkın tabanıyla yeterince
temas kuramadığı, çok konuştuğu, ancak icraatta sınıfta kaldığı ve
en önemlisi de iktidara alternatif olacak güveni oluşturamadığı
gerekçeleriyle sürekli eleştirilen CHP açısından önemli bir
dönemeçten geçiliyor.
Yürüyüş ve finalindeki mitingin, Kılıçdaroğlu’nun liderliğini
perçinlediği, CHP’yi geniş muhalefet bloğunun başına yerleştirdiği
aşikâr.
Kimsenin burnu kanamadan böyle bir organizasyonun tamamlanabildiği
de.
Şimdi soru, eylem gücünü ve yeteneğini en tepe noktaya tırmandıran
CHP ve Kılıçdaroğlu’nun bundan sonra nasıl bir yol izleyeceği.
15 Temmuz’dan
sonra
Aldığımız haberler, miting meydanında okunan adalet çağrısı
metninin Türkiye’nin dört bir yanına, STK’lara ve kanaat
önderlerine iletilmesinin ardından bundan sonraki adımlara ilişkin
bir beyin fırtınasının süratle yapılacağını gösteriyor.
Kılıçdaroğlu’nun, “Bu eylemin gerisinde kalmayacağız. CHP, artık
eski CHP olmayacak” sözlerinin içi vakit geçmeden doldurulacak.
CHP lideri, “bu yeni bir başlangıç” diyor.
Bu nedenle, bugünkü Merkez Yönetim Kurulu toplantısından itibaren
bir seri toplantıya başkanlık edecek Kılıçdaroğlu.
Atılacak yeni adımların, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin
düzenlenecek etkinliklerin ardından şekillenmesi
bekleniyor.
CHP liderinin, bu süreçte, bütün parti teşkilatına Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan’ı doğrudan hedef almama talimatı verdiğini de
belirtiliyor.
“Bundan sonrası” konusunu dün telefonda sohbet etme olanağı
bulduğum, partinin eski Genel Başkanı, Antalya Milletvekili Deniz
Baykal’a da sordum.
‘Dönüm
noktasıdır’
CHP açısından yürüyüş ve mitingle elde edilen büyük başarının
omuzlara yüklediği sorumluluğu vurguladı.
Şunları söyledi:
“Bu bir dönüm noktasıdır. Siyasal bir dönüm noktasıdır ve bir parti
için değil Türkiye için bir dönüm noktasıdır. İktidar, izlediği
politikanın destek kaybına yol açtığını değerlendirmek
durumundadır. 15 yıllık iktidarın bu aşamasında artık ciddi biçimde
bir iktidar değişimi talebinin toplumda yükselmeye başladığını
görüyoruz.”
Baykal, gelinen noktanın en iyi şekilde ve Türkiye’nin yararına
değerlendirilmesi gerektiğini söylerken şu ifadeleri kullandı:
“Şimdi bunu en iyi şekilde yönetmek ve sonuçlandırmak gerekiyor. Bu
aşamadan sonra çok ciddi düşünmemiz ve tartışmamız lazım.
Konuşulacak çok şey var artık. Türkiye’nin önündeki temel mesele
artık bundan sonrasıdır. Biz de şimdi bunu en iyi, en etkili
şekilde değerlendirme sorumluluğu ile karşı karşıyayız. Bunu
değerlendirirken bir hata yapmamak durumundayız. İktidarın izlediği
politikanın, 15 yıllık uygulamanın artık bir iktidar değişimi
ihtiyacını ortaya koyduğunu görüyoruz. Demokrasi, bir siyasi
partinin halkın oylarıyla iktidara gelmesiyle gerçekleşecek bir
sistem değil, halkın oyuyla iktidarın indirildiği, değiştirildiği
bir rejim. Muhalefetin iktidar yapılabildiği bir rejim. Türkiye
maalesef çok uzun süreden beri böyle bir ortam yaratamadı. Bunun
mümkün olabileceği bir konjonktüre geldiğimiz görülüyor. İktidar
izlediği politikalarla desteğini kaybediyor. Şu anda, bu ortamda
halkın, seçmenin, vatandaşın, milletin bu duygularını iyi
değerlendirerek, onu iktidara taşıma sorumluluğu ile karşı
karşıyayız. Bundan sonraki adımlar buna göre atılmalıdır. Bu ciddi
bir meseledir. Ve bunun iyi düşünülmesi, tartışılması,
kararlaştırılması lazım.”
‘Zemin kaymaya
başladı’
Baykal, Kılıçdaroğlu ile ne zaman isterse konuşabileceğini,
fikirlerini paylaşabileceğini söyledikten sonra, yürüyüşün ve
Maltepe mitinginin yaratacağı atmosferi daha önceden gördüğünün
altını çizdi.
Buna karşın mitinge katılım yoğunluğu konusunda, “herkes için
sürpriz oldu” ifadesini de kullandı.
Şöyle devam etti:
“Miting olur olmaz ama bu tablonun ortaya çıkmış olması herkes için
ciddi bir durumdur. Bu miting bu kadar yoğun katılımlı olmasaydı da
bir şey değişmeyecekti. Yürüyüş, yürüyüş öncesi, yürüyüş sonrası
gösterdi ki Türkiye’de zemin kaymaya başladı. Ben bunu görüyordum.
Referandum mücadelesinde de gördük. Yüzde 50-50 bu tabloyu ortaya
koymuştur.”
Baykal, “Çok ciddi bir katılım oldu. 175 bin kişi katıldı gibi
tartışmaların hiç bir ciddiyeti yok. Düşük katılım izlenimi vermek
üzere sergilenen gayret de aslında bu mitingin çok görkemli
olduğunun itirafıdır aslında. Korktular, kaygı yarattı” ifadelerini
kullandı.