Ciddiye alınan araştırma şirketlerinin, son dönemde kamuoyuna yansıyan FETÖ’ye ilişkin araştırmalarının sonuçları çok küçük farklarla aynı verileri yansıtıyor.
Örgütün Türkiye’ye büyük bir zararı olduğunu düşünenlerin oranı
yüzde 95’ler civarında.
Vatandaşların yüzde 75’i devletin örgütle mücadelesini yeterli buluyor. Kalanı ise yeterince mücadele edilmediği düşüncesinde.
Görülmemiş çaptaki topyekûn mücadeleye rağmen ikinci bir darbe teşebbüsü olabileceğini düşünenlerin oranı ise olmayacağını düşünenlerden fazla.
Bu oran yüzde 50’ye yüzde 40 civarlarında.
Son veri kuşkusuz, örgütün 15 Temmuz gecesi, akıl ve izan sınırlarını zorlayan kanlı girişiminin vatandaşın kafasında çizdiği dehşet resmiyle doğrudan orantılı.
Ancak bununla sınırlı değil.
Tehdit hangi cenahtan gelirse gelin, “Türkiye’de bir daha darbe olmaz” denilecek noktaya gelememekle de ilgili.
Yeni nesil vesayet
Türkiye, 200 yıllık demokrasi mücadelesinde büyük bedeller ödedi, demokrasiden vazgeçmedi.
Askeri darbelerle yolu sık sık kesilmiş olmasına rağmen her defasında demokrasiye dönmeyi başardı.
Ve her askeri darbe, sonrasında bir sivil lider yarattı.
27 Mayıs 1960 Süleyman Demirel’i, 12 Mart 1971 Bülent Ecevit’i, 12 Eylül 1980 Turgut Özal’ı, 28 Şubat müdahalesi ise Recep Tayyip Erdoğan’ı lider olarak çıkardı.
Bu isimler ve partilerinin başarısı Türk halkının darbelere cevabıdır aslında.
Son olarak 15 Temmuz girişiminin halk direnişiyle karşılaşması ise Türk toplumunun demokrasiyi içselleştirdiği ve her koşulda ona sahip çıkacağının en güçlü kanıtlarından biri olarak tarih sayfasında yerini aldı.
Ancak asıl mesele; adı askeri vesayet, üst akıl, küresel oyun, dış destekli dini yapılanma da olsa hiçbir illegal gücün bu ülkede darbeyi aklına getiremeyeceği sistemi yaratmak.
Uzun yıllar Erdoğan’ın danışmanlığını yapan, eski Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın kısa bir süre önce çıkan Asker Sivil İlişkileri ve Kumpastan Darbeye FETÖ (ALFA Yayınları) kitabındaki saptamaları, Ak Parti’nin vesayet odaklarıyla mücadelesine ilişkin geçmiş deneyimlerine ışık tutarken, diğer yandan da yukarıda konu ettiğim Türkiye’deki darbe geleneğinin kodlarının nasıl kırılabileceğine dönük önemli değerlendirmeler içeriyor.