Suriye’den, El Bab’dan gelen 16 şehidimizi dün bağrına bastı
Anadolu.
Her biri bu vatanın değişik köşelerinde toprağa verildiler.
Sadece vatan toprağına değil, halkımızın yüreğine gömüldüler.
Hepsine Allah’tan rahmet, acılı ailelerine ve ulusumuza başsağlığı
ve sabırlar diliyorum.
Bu halk için, bu topraklar için şehit çok kutsaldır.
O kadar ki, bir yanlarıyla hep, savaşta Anadolu’da toprağa düşmüş
düşman askerine bile, “Onlar bu topraklara düştükten sonra bizim
evlatlarımız olmuşlardır” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün asil
karakterini taşırlar.
Türk insanının düşman da olsa toprağa düşmüş askere bakışı
budur.
Ama bir bu halkın yüceliğine bakın, bir de DAEŞ’in yaptığına...
İnsanlıktan fersah fersah uzak, hiçbir değeri ve kutsalı
önemsemeden vahşet yaratan ve bunu sözüm ona İslam adına yaptığını
savunan sapkın bir terör örgütüyle mücadele ediyor Türk askeri.
Tarih, Anadolu insanının yüceliğini de DAEŞ’in insanlık dışı
hareketlerini de silinmemek üzere kaydetmiştir.
Bize, medya mensuplarına düşen ilk görev, bu vahşi örgütün
propagandasına alet olmamaktır.
Bu, her şeyden önce şehitlerimize olan saygının gereğidir.
Fırat Kalkanı Operasyonu’yla hem sahaya hem masaya dönen Türkiye,
yeni koşullarda Suriye için çözüm ve çıkış arıyor. Bu sorunun
Türkiye’nin geleceğini de etkileyecek önemli sonuçlar
doğurabileceğini bildiği için ulusal çıkarlarını önceleyerek
hareket etmeye çalışıyor.