G-20’yi oluşturan en büyük 20 ekonomi dünya nüfusunun yüzde 66’sını, küresel ticaretin 75’ini, gayri safi hasılanın 85’ini ve yatırımların ise 80’ini temsil ediyor. G-20 küresel problemlerin çözümü için ana platform olma iddiasıyla çıktı. Küresel ekonomiyi güçlendirmek, krizden çıkışı hızlandırmak, küreselleşmeyi “vahşi”likten kurtarıp daha kurallara dayalı ve kapsayıcı hale getirmek gibi amacı vardı. Ancak son Arjantin toplantısı hayal kırıklığı yarattığı gibi G-20’nin bir platform olarak kendisine biçilen rolleri oynayabileceği konusunda ciddi şüpheler yarattı.
ABD ticaret ortaklarına karşı savaşı başlatırken bu hafta Arjantin’de yapılan G-20 bakanlar toplantısından korumacılığa karşı çıka çıka zayıf bir “diyalog” çağrısı çıktı. Oysa çelik ithalatına ek vergi getiren G-20 üyesi ABD, muhtemelen birkaç gün içinde bir diğer G-20 üyesi Çin’e karşı alacağı önlemleri açıklayacak ve ticaret savaşında yeni bir sayfa açacak. Bu hamleye karşı Çin misilleme yapacak. Bu sürecin sonunda dünya ticareti daralacak, küresel büyüme hız kesecek, işsizlik artacak. Böylesi kritik bir noktada G-20, bu savaşı durduracak somut bir adım atamıyor. “Kripto paradan uzak durun” çağrısı yaparken küresel refahı tehdit eden bir konuda “daha fazla diyalog” gibi zayıf bir çağrıyla yetiniyor. Oysa daha önceki Hamburg zirve bildirisinde korumacılıkla mücadeleye dair daha net bir ifade vardı.