Domatesin hikâyesi ilginçtir. Meyve midir sebze mi? Sağlığa yararlı mıdır zararlı mı? Bunlar bile yıllarca tartışıldı. Domates de patates ve patlıcan gibi Amerika kıtasında yetişen, Avrupa’ya ise Kristof Kolomb’un Amerika’yı keşfinden sonra getirilen bitkilerden. Bırakın Kanuni’yi, 1550’lilere kadar Avrupalılar da domatesin tadını bilmediler. Domates 1500’lerde Avrupa’ya geldi ama acı yapraklı bu garip nesneyi bir şeye benzetemediler. Süs bitkisi muamelesi yaptılar.
İtalyanlar başlattı
Domatesi mutfağa ilk sokan İtalyanlar oldu. 1800’lü yıllarda İtalyan mutfağının vazgeçilmezi olmaya başladığında İngilizler domatesi hâlâ süs bitkisi olarak saksıda ya da vazoda tutmaya devam ettiler. Hatta birçok yerde zehirli olduğuna inanılarak uzak bile durmuşlar. Osmanlı domatesi 1800’lerin ilk yarısında tanımış. Sonra da mutfağın tacı yapmış. O tarihe kadar domates ve salça görmeyen ve kayısı, erik ve ayvayla tatlandırılan yemekler salçaya boğulmaya başladı. Türkiye zamanla dünyanın en büyük 5 üreticisinden biri oldu.