Pek çok kişi “Bu koşullarda Merkez Bankası kolay kolay faizi
artıramaz” demişti. Biri de bendim. Merkez’in faiz artıracağı
tahmini ilk olarak yabancı aracı kurum ve bankaların raporlarında
yer aldığında benim gibilere çok inandırıcı gelmedi. Aslında ben de
onlar gibi enflasyon görünümündeki bozulma nedeniyle Merkez
Bankası’nın faizi artırması gerektiğini, hatta geç bile kaldığını
düşünüyordum. Fakat bir de realite vardı. Yüksek faiz yakınmaları
ve “siyaset”ten gelen sert eleştiriler nedeniyle, kritik seçim
arifesinde bu adımı atamayacağını düşünüyordum. Attı; benim
gibileri şaşırttı. Merkez, kendi ifadesiyle, “ölçülü bir parasal
sıkılaştırma”ya karar verdi.
‘Yeterli’ diyebilirdi
Oysa 2017 başından bu yana ortalama fonlama maliyetini 4.5 puana yakın artırdığını, yani önemli bir sıkılaştırma yaptığını ve daha fazlasına gerek olmadığını söyleyebilirdi. İnandırıcı olmazdı, çünkü enflasyon hedefin çok üzerinde seyrediyordu. Faizin mevcut seviyesinin zaten yüksek olduğuna işaret edebilirdi. Piyasa faizleri şu anda 3-3.5 puan ve Merkez Bankası fonlama faizi ise 2-2.5 puan enflasyonun üzerinde seyrediyor. Yani negatif değil, pozitif bir reel faiz söz konusu. Bu düzeyde bir reel faiz varken, faizi daha fazla artırmadan idare edilebilir miydi? Zor çünkü fiyatlama davranışlarının bozuluyor olması reel faiz düzeyinin yeterli olmadığının bir işareti. Faizlerin mevcut seviyesinin yabancı yatırımcıları çekmek için yeterli olduğunu söylenebilirdi. İlk 4 ayda nette kısa vadeli sermaye çıkışı değil, yurtdışından giriş olmuş. Ama işin bir de “ama”sı var; bu girişin boyutu geçen yılın aynı dönemindekinin çok altında kaldı. Dolayısıyla, yabancılara sunulan faiz onları, algıladığı risklerle karşılaştırıldığında yeterince cazip değildi.