Bence Başbakan Binali Yıldırım bugün Londra Four Seasons Otel’de gerçekleştirdiği toplantının aynını rutine bağlamalı. Her ay yapmalı. Hem de hiç sektirmeden. Çünkü tek kelimeyle muhteşem bir iş çıktı.
Organizasyonun arkasında kim ya da kimler var bilmiyorum ama ellerine sağlık! Avrupa’nın en saygın diyebileceğimiz basın yayın organlarının temsilcilerini sabah kahvaltısında Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakan’ı ve yanındaki heyetle buluşturdular.
Her şeyi sordu yabancı meslektaşlarımız. Ama her şeyi. Sorulmadık hiçbir şey bırakmadılar. Bu işin bir güzel tarafı tabii ama asıl güzel ve harika olan, bu sorulara Sayın Yıldırım’ın içtenlikle verdiği yanıtlardı. Çok dikkat ettim ve hiç not almadan sadece izledim.
TATMİN OLDULAR
Neredeyse 50’ye yakın yabancı gazeteci vardı toplantıda ve şunu çok net söyleyebilirim ki, cevaplardan gerçekten tatmin oldular. Olunmaması da mümkün değildi; zira Başbakan gerçekten çok vurucu cümleler kullandı soruları cevaplarken.
Varlık Fonu’ndan tutun da FETÖ’nün 15 Temmuz gecesi yaşattıkları, Türkiye’deki basın özgürlüğü, PKK/YPG/PYD terörü, ABD ve Rusya’yla ilişkiler ve dahası... Ben sonuna doğru çıktım, ama yaklaşık 2 saat süren toplantıda özellikle Başbakan’ın PKK hakkında söylediklerini sizlere aktarmak istiyorum.
Sanırım bu yöndeki soru BBC’den geldi. Yanıtı ise şöyle oldu Yıldırım’ın:
“Avrupa da, ABD de çok büyük bir yanlış içerisinde. PKK ve uzantılı örgütlerini demokrasi ve insan hakları konusunda mücadele eden yapılar gibi değerlendiriyorlar. Bunlar demokrasi mücadelesi veren insanlar falan değil, bunlar ölüm makineleri...
Bunlar parayı kim verirse onlar adına öldürmekten başka bir meziyeti olmayan insanlar. Ve bunların silahlanmasında en büyük kaynak uyuşturucudur. Uyuşturucu satıp silah alıyorlar ve o silahlarla da bizim topraklarımızda masum insanları öldürüyorlar. Ve işin asıl acı tarafı, silah almak için yaptıkları uyuşturucu ticaretinin merkezi Avrupa!
Yani bu terör örgütü hem Avrupalı gençleri zehirliyor yaptıkları ticaretle hem de Avrupa tarafından sırtları sıvazlanıyor. Bu büyük bir çelişki değil mi? Yanlış değil mi? Uyuşturucu da en az silah kadar tehlikeli ve ölümcül sonuçları olan bir araç değil mi? Avrupa neden bunu görmüyor?”