Geçenlerde bir haber okudum. Haberde deniliyordu ki; "Tasarruf tedbirlerine belediyelerden başlandı"
Yazılana göre hazineden belediyelere aktarılacak kaynağın yüzde 30'u kesilecekmiş.
Bu kararından dolayı Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ı tebrik ediyorum. Gerçekten de tasarruf için çok güzel bir başlangıç adresi olmuş belediyeler.
Ancak kanımca bu tedbir yeterli değil.
Bunun daha ötesinde bir şeyler de yapmak lazım. Çünkü belediyelerin fütursuz harcamaları sadece hazine kaynağını azaltarak olmaz.
Başka şeyler de yapmak lazım.
Çünkü bazı belediyeler hazineden değil, kendilerine iş yapan müteahhitler üzerinden maalesef fütursuzluğa devam ediyor.
Mesela şu karnavallar, festivaller, bayramlarda sanatçılara dünya dolusu paralar, otu botu haber vermek için alakalı alakasız milyonlarca insana SMS yollamalar filan.
Bunlara da son verilmeli derhal.
Sözle, lafla değil ama…
Halkı eğlendireceğiz diye müteahhit firmaların gırtlağına çöken belediyelerdeki bu anlayışa resmen, gerekirse cebren son verilmeli!
Aksi halde bir garip alışkanlık haline dönüşmüş bu festivaller, konserler, karnavallar gibi törenler için boşu boşuna harcanacak paraların önüne geçilemez.
***
Onun yaptığı ırkçılık olmuyor da, benimki
cinsiyetçilik oluyor öyle mi?
Manken Didem Soydan’ın alenen ırkçılık yaptığı, koca bir şehri, Malatya’yı ve insanlarını aşağıladığı konuya tekrar girmeyi hiç istemezdim. Zira ben diyeceğimi o yazıda çok iyi dedim ve 12’den de vurdum.
Ancak söz konusu yazımla ilgili çok nahoş bir suçlamayla karşı karşıya kaldığım için bir kez daha bu konuyu kaleme almak zorunda kaldım.
Konuş şu efendim;
Didem Soydan’ın yaptığının ırkçılık, aşağılama filan olmadığını, sadece bir durum tespitinde bulunduğunu iddia eden Fatih Altaylı’ya göre bizler bu hanımefendinin tam olarak ne dediğini anlayamamışız.
Altaylı’ya göre Didem Hanım son derece gerçekçi bir tespitte bulunuyor ve yaptığı bu tespitle de değme sosyologlara taş çıkartıyor.
Fatih Ağabey’in, ben ve benim gibi meseleyi Malatyalıları aşağılama, horlama şeklinde anlayanlara; “Kızın ne dediğini anlayamayacak kadar zekanız kıt, ahmaksınız!” mealindeki ifadelerini anlamazlıktan geliyor ve geçiyorum…
Ancak benim Soydan’la ilgili yazdıklarımda cinsiyetçilik yaptığımı filan iddia etmesini şiddetle reddediyorum.
Çünkü; bir kere TOST dansı benim keşfim ya da bir yakıştırmam değil!
Üçlü, dörtlü, beşli yapıldığı iddia edilen bu dansa TOST adını koyan da, bu dansın videosunu övünçle, gururla, sevgi ve mutlulukla tüm hayranlarıyla paylaşan da manken Didem Soydan’ın ta kendisidir.
Nihayetinde Malatyalıları görgüsüz olduklarını söyleyerek aşağılayan Didem Soydan’a TOST dansı göndermesi yapmamdaki maksat asla cinsiyetçilikle bağdaştırılamaz.
Yanlış anlamış kusura bakmasın!
Nasıl ki kına gecesine tahtla gelen İdil Fırat ile ilgili; “Kızı Malatya’dan çıkarırsınız ama Malatya’yı kızdan çıkaramazsınız” diyerek Soydan ırkçılık yapmamış, koca bir şehri görgüsüzlük ve cehaletle suçlamamış aksine çok felsefik bir gerçeği analiz etmiş oluyor filan…
Ben de aynı felsefik gerçekle TOST dansı hatırlatmasında bulundum hanımefendiye.
Yemin ediyorum, bu polemikte karşı taraftaki Didem Soydan değil, Kıvanç Tatlıtuğ, hatta Talat Bulut da olsaydı aynı şeyi derdim.
Kim olursa olsun… Hangi cins olursa olsun… Bu aşağılamayı yapanın Anadolu insanından kopuk, lümpence, şımarıkça yaşam tarzına dikkat çekip; “Sen Anadolu insanının, Malatyalının ya da Vanlının, Trabzonlunun, Diyarbakırlının geleneğinden göreneğinden bihaber yaşayan şımarık bir züppesin! Sen bırak Anadolu insanının üç kuruşluk aklınla aşağılamayı da züppeliğinin tadını çıkarmaya devam et!” derdim.
Anlatabildim mi?