İki şey çok zor... Biri önyargıyla yani peşin hükümlerle savaşmak, diğeri ise anlamamakta ısrar edenlere bir şeyi anlatabilmek! Referandum sonrası milli iradenin sandık üzerinden verdiği mesajın bir değil birden çok mesaj yüklü olduğunu ve bunları tek tek anlatmak istediğimi söylemiştim daha başında. Bir seri yapacağımı belirtmiştim yani! İlk yazımda Güneydoğu halkının HDP’ye attığı okkalı tokadı, ikinci yazımda da MHP’nin “Evet”e katkısının reel oyunun altında olduğunu konu ettim. Devamına imkân kalmadı maalesef, çünkü günlerdir başka bir konu üzerinden taciz altındayım. Hem de öyle böyle değil.
Efendim... Ben nasıl olur da çıkan sonucu gerçek bir sonuç gibi kabul edip utanmadan üzerinden analizler döşeniyormuşum. Nasıl bir körmüşüm, yandaşmışım, ahmakmışım ki “Evet”in % 51.4 olduğunu sorgusuz sualsiz sineye çekmişim. Asıl sorgulamam gereken sonucun şaibeli ve hileli olduğuyken ne mesajıymış okumaya çalıştıklarım filan.
Değerli okurlarım... Eleştiri her zaman başımın tacıdır, ancak eleştirmekle aşağılamak arasında siyahla beyaz kadar fark vardır... Eleştiri daha iyi, daha güzel, daha başarılı olsun diye yapılır... Sinirleri yıpratmak, karşıdakini aşağılamak, horlamak, onu yok etmek için değil!
Yazdığım bir yazı yahut TV’de falan ettiğim bir laf dolayısıyla yıllardır eleştiri yaptığını söyleyip de şahsıma, kadınlığıma, insanlığıma saldıran çok insanla karşılaştım ama şu son yazılarıma gelen reaksiyonlarla ilk kez karşılaşıyorum inanın bana. Önüne arkasına bir yığın küfür, hakaret koyup diyorlar ki: “Sen şaibeli olan bu sonucun kamuoyunda tartışılmaması adına bu yazıları yazıyor, paralı asker gibi kamuoyunda algı yaratmak için talimatları yerine getiriyorsun!”
Üstelik bu saldırılar sadece sosyal medyada ya da posta kutum üzerinden yapılmıyor. Bazen de bire bir tanıdığım insanlardan geliyor bu saldırılar. Haa... Yüz yüze olduğumuz bu saldırısına küfür ya da hakaret eklemiyor ama gözümün içine baka baka aynen şunu diyor: “Seni anlıyorum tabii... Gerçek ne olursa olsun sonuçta sen sana emredileni yapmak zorundasın. Bu sonucun hileyle gerçekleştiğini bile bile yokmuş gibi davranman senin boynunun borcu nihayetinde!”
Bakar mısınız lütfen... Bu aşağılıkça hakareti yapan kişi, sözüm ona beni eleştirdiğini söyleyen bir arkadaşım. Yakın ahbabım. Yani ben biliyormuşum aslında. Farkındaymışım seçim sonucunun hileli olduğunu filan ama pozisyonum gereği mecburen üç maymunu oynamak zorundaymışım.
İnanın verecek cevap bulamadım o sözleri duyduğumda. Yani elbette bir cevabım vardı ama verseydim herhalde bulunduğumuz ortamda kırılmamış cam çerçeve kalmazdı. Sustum. Ve hatta uzatmasın diye konuyu değiştirdim ve kısa bir süre sonra da bir bahane bulup ayrıldım ortamdan ama yalan yok içim içimi yedi bitirdi! O yüzden bugün ara verdim işte referandum sonuçlarının mesajlarını tek tek ele aldığım yazı dizime. Önce şu şaibe olup olmadığına dair bir şeyler demem gerekiyor.