AK Parti’nin hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hem de Başbakan Binali Yıldırım’ın “vuslat” olarak takdim ettiği kongresini Arena’da izleyen gazeteciler arasındaydım. Hatırlamıyorum bu kaçıncı kongresidir benim izleyebildiğim, ama şunun altını önemle çizmem gerekiyor ki, bu son kongre gerçekten başka bir kongre idi AK Parti açısından. Sadece tam 998 gün sonra kurucusu olduğu partinin genel başkanlık koltuğunu yeniden devralan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dönüşü bakımından değil; bu başkalık, her bakımdan farklıydı.
Önce biraz kulis vereyim. Sabahın erken saatlerinde Arena’yı dolduran partililerin coşkulu bekleyişinde, bir parça da olsa MKYK listesi nedeniyle endişe vardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından delegelerin onaylanması için divana sunulacak listede kimlerin olacağı ya da olmayacağı epeyce bir merak konusuydu. Bu merak zaten günlerdir vardı ama dün sabah Arena’da tavana vurmuştu. Birkaç tane liste dolaşıyordu partililer arasında ancak bunların hangisinin gerçek, hangisinin fake yani çakma olduğu anlaşılmıyordu. Saat 10.30’du sanırım. Partili bir haber kaynağımdan tarafıma değişik bir liste gönderildi. Diğerlerinden farklı. Mesela en büyük fark Başbakan Yıldırım’ın sıralamadaki yeri ile ilgiliydi. Fake olduğu daha sonradan anlaşılan o listelerin tamamında Yıldırım vardı ama ismi alfabetik sıralamaya göreydi. Gelen son listede ise hepsinin aksine Yıldırım listenin en tepesindeydi. Yani birinci sırada. Zaten söz konusu listeyi ileten kaynağımın kulağıma, “Diğerlerinin gerçek olmadığını Binali Bey’in adının yazıldığı yerden bakarak anlamak mümkün. Cumhurbaşkanı, yol arkadaşlığı konusunda siyaset tarihine adını altın harflerle yazdırmış olan Başbakan’ın ismini aralara sıkıştırmayacak kadar kadirşinas bir liderdir!” şeklinde üflemesi, meseleye daha farklı bakmamı sağlamıştı.