BİR önceki yazımda FETÖ üzerinden işadamlarını, esnafları, belediye başkanlarını filan şantajla korkutup para koparmaya çalışan müptezel gazetecileri yazdım biliyorsunuz. O yazıda şöyle bir cümle vardı: “FETÖ ile mücadele, tıpkı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın örgütü tarif ettiği biçimiyle yani ihanet, ticaret ve ibadet kısımları ayırt edilerek yapılmalı.”
İşte bu cümlem üzerine bazılarınızdan; “Ticaret yapan vatana ihanet etmiş sayılmaz mı?” mealinde sorular aldım... Biraz kafanız karışacak biliyorum değerli okurlarım ama bana göre FETÖ’yle ticaret ihanet sayılabilir, sayılmayabilir de!
Çünkü FETÖ denilen o alçak yapıyla mücadeleye yıllar evvel başlamış bir gazeteci ve o yapıyı iyi çözümlemiş bir gözlemci olarak biliyorum ki söz konusu bu örgütle ticaret üç türe ayrılıyor.
Birincisi... Doğrudan örgütün kurduğu, büyüttüğü, geliştirdiği ve bizzati örgütün mali kaynağı olan şirketler... Bu şirketler, varlığını değil sadece, doğuşunu yani kuruluşunu da FETÖ’ye borçludur. Örnek istiyorsanız mesela; Kaynak Holding derim hiç düşünmeden. Bu holdingin hangi amaçla, hangi kaynakla ve kimler tarafından kurulduğu istihbarat raporlarında da var zaten.Yani devletin elinde de benim bu tespitimi doğrulayan belgeler fazlasıyla mevcut.
Peki doğrudan FETÖ’nün kazanç kapısı olan bu şirketlere verilebilecek tek örnek Kaynak Holding mi? Elbette değil. İrili ufaklı yüzlerce var bu şirketlerden...
İkinci türe gelirsek... Bunlar doğuşunu FETÖ’ye borçlu olmayan ancak büyümesini, gelişmesini ve bir süre öncesine kadar da varlı- ğını örgüte borçlu olan şirketlerdir. Misal: Yıllar yıllar önce küçücük bir esnaf olarak işe başlayıp sonradan ilişkiye girdiği FETÖ sayesinde holdingleşen ve birçok