Olayın detayına girmeyeceğim. Zira günlerdir yazılıp çiziliyor
ve siz de takip ediyorsunuz Pensilvanya emrindeki iki askerin
çevirdiği ayak oyunlarını.
Ben bugün olaydan ziyade başka bir iki noktaya dikkat çekmek
istiyorum.
Bunlardan ilki; önlerine konulan senaryoyu gözlerini kırpmadan
uygulamaya koyan ve bunu yaparak tüm meslek hayatlarını bir kalemde
silip atan kamikaze şeklinde de anabileceğimiz hâkim Mustafa Başer
ve Metin Özçelik'in sahip olduğu ruh hali! Çünkü değerli okurlarım
şuna inanmalısınız ki; o iki hâkim de Asliye Ceza Mahkemesi'nin,
Sulh Ceza Hâkimliği'nin üstü ve bir denetim mekanizması olmadığını
ve usulün esastan üstün olduğunu ve bir mahkemenin tutuklulukla
ilgili karar verebilmesi için iddianamenin hazırlanması, bu
iddianamenin o mahkemece kabulü ve tutuklunun önüne gelmesi
gerektiğini çok iyi biliyorlardı!
Peki bu iki hâkim oynadıkları bu oyunun sonucunda meslekten ihraç
ve hatta örgüt üyesi oldukları iddiasıyla karşı karşıya
kalacaklarını bile bile neden böyle bir yola baş koydular?
Düşünüyorum kendi kendime ve diyorum ki: Nasıl olur da incelemediği
bir dosyada, görmediği kararlar ve delillere rağmen tahliye kararı
verir bu hâkimler? Bunlar yaptıkları bu işin hâkimlik mesleği ve
kanunlar kullanılarak, cezaevinden tutuklu insanları kaçırmaya
teşebbüs olduğunu bilmeyecek kadar ahmak mı?