Tahmin ettiğim gibi dün yine kızdırdım bir kısım Aleviyi... Posta kutuma ve sosyal medya adreslerimden Tunceli eski Rektörü Durmuş Boztuğ'un ifadelerini yansıttığım yazıma veryansın edenlerin yaptığı tek iş ise hakaret etmek! Hem bana hem de Durmuş Hoca'ya. Neden çünkü biz ikimiz de onlara göre aslında Stockholm Sendromu'na tutulmuş iki iktidar yalakasıyız. Onlara göre aslında 'cellad' bu iktidar ve biz de bu cellada 'ölürüm senin yoluna' diyen iki ahmağız! Kusura bakmasınlar ama derdi sadece 'vurun abalıya' olan bu insanları Allah'a havale ediyorum. Çünkü büyük haksızlık içindeler! O yazıda ne Aleviliği ne de Alevileri inciten en ufacık bir ifade yoktu. Aksine kendisi de bir Alevi olan Durmuş Hoca'nın 'canlarım' dediği insanlara olağanüstü sahipliği vardı. Başta Dersim katliamı olmak üzere Cumhuriyet tarihi boyunca hep öteki muamelesine tabi tutulan Alevilerle ilgili; 'Bunlar nasıl insanlar? Kendilerini katleden, yıllar boyu yok sayan CHP'ye hâlâ destek veriyor oylarıyla ve bu partiyi her şeyi bile bile ayakta tutmaya çalışıyorlar' tezine şiddetle karşı çıkıp "Aleviler asla celladına âşık olmaz! Bu duruma sebep olanlar Aleviler değil, Aleviler'i bu duruma iten zihniyetlerdir!" anti tezini savundu. Ve hatta yayında aynı partiden, aynı şehirden aday olan AP eski parlamenteri Ozan Ceyhun'un "Ali'siz Alevilik çok yaygın ve Aleviler 12 Eylül cuntacılarıyla barışık!" mealindeki eleştirilerine karşılık çok sert yanıtlar verdi. Aralarında bu konuda ciddi bir tartışma yaşandı.