Biliyorum ki bugünkü yazdıklarım da yine bir tarafı memnun etmeyecek ve o bildik ağız dolusu hakaretlerle şahsıma saldırıya geçecekler. Ama bunun benim için hiçbir önemi yok.
Neden? Çünkü ben inandığım doğruları yazmakla mükellefim.
Bu köşe bana bunun için verildi zaten. Birilerinin ruhunu okşamak, gözüne hoş görünmek veya birilerine olur olmaz yerde selam çakmak ya da infazlamak için değil.
Eskiden de bu böyleydi şimdi de aynı, bundan sonra da bu ilkem değişmeyecek, bu böyle biline. O nedenle, “Belki küfre, hakarete boğarsak geri adım atar ve bir daha böyle şeyler yazmaz!” diyenler boşuna uğraşmasın.
Zaman kaybetmesin. Çünkü vız geliyor, tırs gidiyor o küfürler ve hakaretler.
Gelelim sadede efendim...
Herkes bir şeyler yazdı, çizdi, söyledi referandumdan çıkan sonuca göre. Yani herkes kendi çapında analizini yaptı.
Şimdi sıra bende! Bu, referandum sonucu hakkındaki ilk yazım, bir kere baştan söyleyeyim; çünkü bu seçimden çıkan sonuç öyle tek bir yazıyla filan yorumlanıp geçiştirilemez.
Milletin sandığa tecelli eden o müthiş iradesinin sonuçlarını doğru anlayabilmek için belki de dizi yapmak lazım. Bir değil, 10 yazı yazmak gerek.
Zaten görünen o ki öyle olacak. Çünkü pazar günü sandığa giden milletin verdiği mesaj, attığı tokat tek değil, iki de değil... Daha fazlası!
İlk tokattan başlayalım mesela... Herkese göre değişir tabii bu durum ama bana göre bu hakiki yani okkalı tokadı yiyen taraf HDP olmuştur.