Cumhuriyet'in paralel örgütle bağlantısı daha doğrusu örgütün
Cumhuriyet üzerindeki sahipliği iyice ortaya saçıldı. Örgütün TSK
kanadı üzerinden Suriye'ye yardım götüren MİT TIR'larına çektiği
operasyonun görüntülerini yayımlayan gazetenin doğrudan
Pensilvanya'dan emir aldığından zerre şüphem kalmadı. Geçtiğimiz
ekim ayında kaleme aldığım "Paralel Cumhuriyet" başlıklı
yazımda doğru tespitler yaptığım birkez daha anlaşılmış oldu.
Sahibi olduğu medya organlarının laik ve ulusalcılar nezdinde
sicili bozuk olduğu için Cumhuriyet'e çöreklenen Pensilvanya
imamının yine acayip bi hinliğe imza attığı su götürmez bir
gerçek.
Bundan daha akıllıca bi iş olamazdı. Sırf kendilerine rahatsızlık
veriyor diye kumpaslarla hücrelere tıktığı TSK mensuplarının, sol
görüşlülerin elinden düşürmediği Cumhuriyet üzerinden onları da
kafa kola alma çabası için böyle bir yolun tercih edilmiş olması
zekice bir hareket. Gelelim şimdi örgütle gazetenin ilişkisinde
kimin anahtar olabileceği sorusunun cevabını aramaya. Bu konuda bir
yığın isim üflendi kulağıma. Bilmiyorum doğru mu, değil mi iddia
edilen o isimler ama benim emin olduğum tek bir isim var; O da Can
Dündar'dır. Daha önceki yazımda Dündar'la ilgili çok ilginç bir
hikaye aktarmıştım zaten arşivden bulup okuyabilirsiniz. Dün de
başka bir şey öğrendim. Kaçırmışım. Meğer Dündar'ın bi müneccimlik
yanı da varmış.
Öyle ki 17 Aralık darbesinden kısa bir süre önce neler olacağının,
siyasetin nasıl ve kimlerin rüzgarının etkisiyle yeni şekil
alacağının işaretini vermiş. Yazıyı aynen kopyalıyorum ve Paralel
Örgüt'ün, Pensilvanya'daki imamın Kemalistlere algı operasyonu
çektiği Cumhuriyet'teki anahtarına, altın çocuğuna soruyorum; Sen
bunu nasıl öngördün?
Tarih; 3 Aralık 2013... 17 Aralık darbe girişimine 15 gün kala...
Başlık; Siyasette nasıl gelirsen öyle gidersin. Ve yazı
şöyle: