Huzurun adresi olarak bilinen Kayseri çok acı bir kalleşliğe sahne oldu maalesef. Terör yine can aldı. Cumartesi birliğinden çıkıp şehirde biraz keyif yapmak için izne çıkan gencecik yavrularımız kahpece bir saldırının kurbanı oldu. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Biz burada ne yazarsak yazalım, ne söylersek söyleyelim hiçbir şey katledilen yavrularımızın cayır cayır yürekleri yanan analarının acısını soğutmaz. Soğutamaz. Gerçekten tarifi imkânsız bir acı ve“Allah’ım o analara sabır ver” demekten başka bir şey gelmiyor elimden...
Dua ediyorum her defasında. Ediyoruz hep beraber. “Bir daha yaşatmasın... Bu son olsun” diye ama maalesef. Gözünü kan bürümüş, vampir ruhlu kahpeler gözlerini kırpmadan bir lokma gençlerin canını almaya devam ediyor. Geçen haftaki Beşiktaş saldırısı sonrası yazamamıştım biliyorsunuz. Bir başsağlığı mesajı verip kısa kesmiştim yazımı. Çok zor böyle zamanlarda kalem oynatmak... Çok ama çok zor. Ama bugün yazmam gerekiyor. Mecburum. Çünkü özellikle bu son kalleşlik sonrası yani Kayseri saldırısı sonrası mesele tam da korktuğum gibi bambaşka bir tarafa evrildi.
Korkuyorum artık. Korkum, terör saldırılarından birine kendimin ya da yakınlarımdan birinin de yakalanacak olmasından falan değil. Ben bu konuda biraz farklı düşünüyorum genelden. Arkadaşlarımla konuşuyoruz zaman zaman. Kendilerince önlem almaya çalışıyorlar. Kalabalık yerlere gitmeme, toplu ulaşım kullanmama gibi çözümlerle terör tehlikesiyle başa çıkmaya çalışıyorlar. Asla böyle tedbirlere girişmiyorum. Çünkü bunlar palyatif tedbirler. Bu tür önlemler almaya kalkanlara, “Kaç gün gitmeyeceksin alışveriş merkezlerine? Ya da kalabalık ortamlara kaç gün girmeden duracaksın? Bunların hepsi boş işler” diyorum. Genellikle de onay alıyorum. Çünkü hepimiz şu gerçeğin farkındayız ki, terörün kimi nerede, ne zaman yakalayacağı kesinlikle belli değil!
Velhasıl, korkmuyorum terörden! Benim korkum bu alçakların bu saldırıları yapmasındaki amaca yavaş yavaş ulaşacak olmaları. Sanıyorsunuz ki bunların asıl derdi toplumu korkutup, sindirip evlere kapattırmak! Ya da devlete diz çöktürtmek! Yok böyle bir şey! Emin olun yok! Çünkü onlar da biliyor ki bu