Bu benim dördüncü seyahatimdi, ama ilk üç seyahatim “çözüm süreci”denilen dönemde gerçekleşmişti. Dolayısıyla sonrasında, yani sürecin bitişi ve yaşanan gelişmeleri sizler gibi sadece basından takip edebilmiştim. Buna büyükşehirle birlikte belediyelerin tümüne kayyumların atanması dönemi de dahildir. Ve o yüzden şunu en başında belirtmeliyim ki; gördüğüm atmosfer karşısında şoka girdim!
Çünkü ne yalan söyleyeyim, böyle bir Van beklemiyordum. Açıkçası HDP’li olan belediyelerinin tamamına kayyumun atanmasının ardından siyaseten mutsuz bir çoğunluğun yaşadığı, mutsuz bir şehir göreceğimi sanıyordum. Özellikle sosyal medyada kayyum atamalarının şehirde demokrasiyi tümden rafa kaldırdığı ve insanların iradelerine ipotek konulduğu iddia edildiğinden orada yaşayanların tamamen sindirilmiş olabileceklerini sanıyordum.
Ancak hepsi bir yanılgıymış... Hani derler ya, çok okuyan değil, çok gezen daha iyi bilir diye... Gerçekten de öyleymiş. İyi ki de davet etmiş Van Valiliği beni ve kalkıp gitmişim. Çünkü benim gördüğüm Van, anlatıldığı gibi mutsuz, huzursuz bir Van değil, aksine çözüm süreci günlerinden bile katbekat daha huzurlu, mutlu, müreffeh bir Van’dı.