Dün sabah.com.tr'de İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir'le
ilgili bir haber vardı. Demir diyor ki: "Şu anda yargıda 4 bine
yakın paralel cunta elemanı savcı ve hâkim var ve HSYK bu 4 bin
kişiyi temizlemek için düğmeye bastı!"
Kısmen katılmakla birlikte, Savcı Demir'in iddiasına bir noktada
itirazım var. Sayıları tam olarak 4 bin mi bilmiyorum ama
Pensilvanya güdümlü olduğunu düşündüğüm epeyce bir insan var yargı
camiasında (Zaten ara ara bu meseleye dikkat çekmemin nedeni de
budur). Ancak bunların tamamını bilmek, kestirmek mümkün değil zira
bu yapıyla hareket eden yargı mensuplarının çoğu kendini bir
biçimde gizliyor. Hiçbiri çok mecbur kalmadıkça çıkıp açık açık
"Gülen Cemaat'ine gönülden bağlıyım!" demiyor. Onu bırakın bilakis
öyle olmadıklarını ispat için her biri takiyye ustası gibi
davranıyor. Şu anda Yargıtay üyesi olan Abbas Özden'den duymuştum
mesela bir hikâye. Demişti ki; "Bir davette Yargıtay üyesi bir
hâkimle tanışmıştım. Adamın öyle entel dantel bir görüntüsü vardı
ki bir tek kulağında küpesi yoktu! Sonradan Cemaatçi olduğunu
öğrendiğimde dilim tutulmuştu!"
Mecbur kalıp da kendini ifşa edenler de, zaten çevirdiği oyunların
sonucuna katlanmayı göze alanlar oluyor; ama adamların o kadar
beyni uyuşmuş ki, Pensilvanya'daki zat-ı muhteremin talimatlarına
harfi harfine uyum sağlıyorlar. Diyor ki; "Devletin kılcal
damarlarına sızın ve deşifre olmamak için de ne gerekiyorsa yapın!"
Aynen uyguluyorlar! Diyor ki "İçerdeki kardeşlerimizin serbest
kalması için kendinizi patlatın!" Bu defa da onu yapıyorlar
gözlerini karartıp.