Hemen herkes bir şeyler yazdı çiçeği burnundaki yeni "İYİ Parti" ile ilgili... Partinin ismiyle ilgili olan husus hariç tüm yorumları herkes kendi penceresinden bakarak yapmıştı... Yani partinin ismiyle ilgili Türk medyasının köşe yazarlarının çoğunluğunun görüşü olumsuzdu. Onlara göre üzerinde fazla düşünülmeden, alelacele alınmış bir karar doğrultusunda ortaya çıkmış bu isim. Ben ise tam aksini düşünüyorum. Bence çok çok iyi düşünülmüş İYİ Parti ismi. Üzerinde bayağı çalışılmış. Ha ilk bakışta çok basit geliyor, ama derinden düşündüğünüzde öyle olmadığını anlıyorsunuz. Bir kere, ismin deklare edildiği günden beri sırf bu yönüyle tartışılıyor olması bile bir başarıdır yeni parti açısından. Çok banal olacak biliyorum ama realitesi tartışılmaz bir motto vardır. O da şu: "Reklamın iyisi kötüsü olmaz!" Meral Akşener'in genel başkanlığında kurulan yeni partinin bence kötü ya da basit olarak nitelendirilen bu isimle işe başlaması partinin İYİ reklamını yaptı! Şimdi gelelim benim asıl bahsetmek istediğim, şimdiye kadar hiçbir köşe yazarının değinmediği konuya. Partinin lideri Meral Akşener'in kamuoyuna yansıyan profili meselesine... Genel kurulda genel başkan seçildikten sonraki konuşmasını izleyebildiniz mi bilmiyorum, ama bence Akşener tam da bu milletin istediği, arzu ettiği bir profil koydu o gün ortaya! Mesela, onu dinleyenler bağırıyor, "Başbakan Akşener" diye... Anında müdahale edip son derece otoriter bir ses tonuyla, "Başbakan değil! Cumhurbaşkanı Akşener diyeceksiniz!" diyerek partililerinden düzeltmelerini istiyor. Tabiri caizse fazla dominant bir kimlikle sahaya çıkmayı tercih etti. Halk deyimiyle "tam bir erkek Fatma" duruşu sergiledi Akşener. Kadın gibi kadın olmayı değil, erkek gibi kadın olmayı, Meral Hanım değil, Meral Bey olmayı tercih etti!