Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allahımıza hamd; Başöğretmenimiz, Önderimiz, sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Peygamberlerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olanlara, Din ve Vatan muhafızı Gazi ve Şehidlerimize salat ve selam olsun.
“Yoksa onlar, İslam öncesi cahiliye döneminin Hak hukuk tanımayan kanun ve hükümlerini mi Hayata Egemen kılmak istiyorlar? Allah’ın yegâne Rab ve tek ilah olduğu gerçeğinin yok sayıldığı, sadece O’na kul köle olma imkânlarının yok edildiği, Vahyin hayata Hâkimiyet hakkının kaldırıldığı bir hayat tarzı mı istiyorlar? Hâlbuki yürekten inanan bir toplum için, Allah’tan daha iyi kim hüküm verebilir? (Maide S. 50 ayet)
“Yaratan bilmez mi?”( Mülk S.14) “Dikkat edin! Yaratmak da, (yaşatmak da) ve emretmek de (yönetmek de) sadece Allah’a aittir!”(Araf S.54) İlahi mesajları ve diğer Ayet-i Kerime’ler; yaratılanların, yaratıcımız Allah’a itirazsız ve tam teslimiyetle itaat etmesinin adı olan kulluğun olmazsa olmaz ilk şartı olduğunu açıkça ifade ediyor!
Çocuğuyla genciyle ve İhtiyarıyla Mü’mine kadınlar ve Mü’min erkekler olarak “İslam Sözleşmesi’ni okuyup, Kelime-i Şehadet’le imzalamamız; imanımız gereğidir!
Aslında tüm insanlar bedenen Dünya’ya gönderilmeden evvel Ruhlar âleminde İslam Sözleşmesine Kalu Bela (Evet) dediler!