“Andolsun, insanlar içinde, Mü’minlere en şiddetli (ve tehlikeli) düşman olarak Yahudileri ve ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşan müşrikleri (Putperestleri ve Protestan, Evanjelik gibi Siyonistleşmiş Hristiyan kesimleri ve sözde Müslüman geçinen Münafık işbirlikçileri) bulursun. Onlardan, iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: “Biz Nasarayız (Hz. İsa’nın doğduğu Filistin-NASIRA’dan dolayı NASARA diye tanımlanan, Hakk’a ve hayra yardımcı Hristiyanlarız)” diyenlerden Ehl-i tevhid (Allah’ın varlığına, birliğine, kitaplarına, elçilerine içtenlikle iman eden gerçek muvahhidler) olan kimseleri göreceksin. Bu, onların içlerinde, âlim ve âbidlerin-keşişlerin, râhiplerin-zâhidlerin bulunması sebebiyledir. Onların, doğruları söylemeyi, Hakk’a boyun eğip tâbi olmayı, kibir-gurur meselesi yapmamaları (Kur’an’a ve İslam’a saygılı davranmaları) nedeniyledir. Kendilerine tebliğ edilen Kur’an karşısında asla kibre kapılmazlar. İşte bu ahlâk ve erdemlilikleri, onları dosdoğru Kur’an’a yöneltir”
(Ana Yasamız ve Ana Hayat Yasamız Kur’an-ı Kerim, Maide Suresi, 82. Ayeti...