Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allahımıza hamd; Başöğretmenimiz, Önderimiz, sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Peygamberlerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Mümin kardeşlerimize, Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olanlara, Din ve Vatan muhafızı Gazi ve Şehidlerimize salat ve selam olsun!
“Allah yolunda (Din ve Vatan) uğrunda mücadelenizi ve birliğinizi terk ettiğiniz takdirde, yalnızca içinizdeki zalimleri vurmakla kalmayacak, aksine, bütün toplumu kasıp kavuracak (savaş, fakirlik, anarşi, ahlâksızlık, yozlaşma, ruhsal ve toplumsal çalkantılar gibi) bir fitnenin sizi perişan etmesinden korkun! Allah’ın azabının çok şiddetli olduğunu da bilin! (Enfal S.25)” İlahi Mesajından hepimizin ders alacağı bir fitne ve fesad çağında yaşıyoruz!
Bu fitne ve felaketlerden kendimizi, neslimizi ve milletimizi korumak ve uyarmak için sohbetlere devam ettiğimiz şehirlerimizde iktidarımız ve Reis-i Cumhur kardeşimizin aleyhinde fitne dolu çok yaygın bir algı operasyonlarına şahit oluyoruz!
Bu fitne algı kasırgası, Asr-ı Saadet’te Yahudi kökenli münafıkların şehir şehir yaydıkları aleyhte propagandalar neticesinde, sahabenin evlatlarına; Hz. Osman (r.a)’ı ve Hariciye kafalı Abdurrahman İbn-i Mülcem melununa da Allah’ın Arslanı ve İlmin Kapısı Hz. Ali (r.a)’yi şehid ettirdiler!
Bu Fitne Organizasyonu, Hz. Aişe (r.a) anamızla, Hz. Ali (r.a) İmamızı ve taraftarları Sahabe-i Kiramı Cemel Vak’asında, Muaviye güçleriyle Hz. Ali taraftarlarını ise Sıffın Savaşında savaştırmayı başardıysa bugünün Müslümanları ve Ülkelerini birbirine düşürmeye ve hatta savaştırmayı başaramaz mı?