Mekke-i Mükerreme’de çile yıllarında eşsiz Önderimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimiz’in etrafında sadece HASBİler vardı. Yani; imanlarının gereği, sadece Allah’ın ilkesi İslam’ın yaşanılması ve yayılması için çalışanlar!
Bu ideal için maldan, yardan, diyardan ve candan geçen HASBİ (samimi, gayretli, çalışkan, fedakar, ahlaklı, erdemli, çilekeş) muhacirler!
Ve onlara yurtlarını, imkânlarını seferber eden Medine’li HASBİ Ensariler!
Asr-ı Saadet’deki iktidar döneminde imkânlar artınca HASBİleri iki imtihan arasında kalmış görürsünüz!
Bunlardan ilki; iktidar olmanın, güçlenmenin ve savaşlarda kazanılan ganimetlerin nimetlerine karşı HASBİlerin nasıl bir duruş sergileyecekleri ve ikincisi; bu kazanımların oluşmasında hiçbir emeği olmayan ama her yerde kurumları çevreleyen HESABİler!
Bu HESABİler: emek sarfetmeyen, risk almayan, hiçbir kabiliyeti olmadığı halde her türlü makam ve mevkiyi kovalayan, çıkarcı, rantçı, gayretsiz, emeksiz, zorluk ve darlık günlerinde kaçan, Uhud, Hendek, Mu’te, ve Tebuk Savaşları gibi mal-kan ve can verilen günlerde ortalıkta görünmeyen ama zafer ortaya çıktığında, nimetler belirdiğinde sivrisinekler gibi kazanımlara üşüşen mal ve makamkolik tiplerdi!