Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allahımıza hamd; Önderimiz, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Peygamberlerimize, izinden gidenlere, Ehlî Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olan mü’min kardeşlerimize din ve vatan muhafızı şehid ve gazilerimize salat ve selam olsun!
“O sabırlı müminler ki, başlarına bir musibet (bir imtihan olarak üzücü bir olay) geldiği zaman: Bizler zaten Allah’a aitiz ve hepimiz O’na döneceğiz. (Sahip olduğumuz bütün nimetler bize Allah’ın emanetidir ve istediği zaman elbette geri alacaktır!) derler.” (Bakara S.156) Ayet-i Kerime’sini sadece yakınlarımızın ölüm haberini aldığımızda ve cenazelerde okuduk! Ve okuyoruz! Bu ayette zikredilen “musibet” ibaresi sadece “ölüm” anlamında değildir! Çünkü Arapça gramer kurallarına göre “musiybetun” ibaresi “marife” değil “nekredir” Yani belirli-hususi değil belirsiz-umumidir!