Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allahımıza hamd; Başöğretmenimiz, Önderimiz, sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Peygamberlerimize, izinden gidenlere, Ehl-î Beyti’ne, Ashabına, canımız Ana ve Babamıza, Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olan Mü’min kardeşlerimize, Din ve Vatan muhafızı Şehid ve Gazilerimize salat ve selam olsun!
Bütün alemin canlı ve cansız tüm varlıkları hizmetimize amade kılınmış olan biz insanlar, dünya okulunda talebeyiz ve dünya mekanında birer misafiriz!
Ruhlar aleminden dünya hayatına ana kabrinden gelen insanın bedeni, dünya yurdundan yer altı kabri olan Ahiretin gümrük kapısı Kabir evine, Ruhumuz ise Berzah alemindeki Kabir evine taşınır!
“Kabir; ya Cennet bahçelerinden bir bahçe ya da Cehennem çukurlarından bir çukurdur!” buyuran Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimiz, Kabir Hayatımızla ilgili çok sayıda Mübarek beyanları olmasına rağmen Kabir Hayatında Mutluluğun veya azabın olmadığını inkar eden günümüz Kabirle ilgili Hadis-i Şeriflerini reddeden ‘’Sünnetsiz’’ Alimlerine aldanan kardeşlerimizin uyarılması adına Kur’an-ı Kerim’de kabir hayatıyla ilgili Ayet-i Kerimelerden bir kısmını birlikte okuyalım İnşAllah!
-“Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma! Bilakis onlar Kabir Hayatlarında dip diridirler; Şehidler (öldürüldükleri an) Rab’leri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar.’’ (Ali İmran S.169)