Mutlak iman ediyor ve biliyoruz ki; bu satırların yazarının ve okuyucularının ölüm yılı, ölüm ayı, ölüm günü ve ölüm saati belli! Hem de kulluk sınavlarımızı vermek üzere talebe olarak dünya okuluna gelmeden önce! Ruhlarımız yaratıldığında!
Bir saniye bile geciktirilmeyecek ölüm saatimizin bize bildirilmemesi Allah’ımızın biz kullarına bir merhameti, bir ihsanı ve bir lütfudur! İnsanoğlu öleceği vakti bilseydi hayatta ne zevk kalırdı ne de neşe! Ölüm vakti yaklaşanların sokaklarda; ‘’bir senem var, bir ayım var, bir haftam kaldı, son saatim’’ diye koşuştuklarına, aklını yitirip kendini dağlara vuranlara şahid olurduk. Allah’ımızın ölüm vaktini gizlemesi bir lütuftur ve O’nun lütfu da ne hoş, kahrı da!
Geçmiş tarihi büyük felaketlerle dolu Anadolu kıtamız fay hatlarıyla yeniden sallandı! Birkaç Avrupa Devletleri büyüklüğündeki bir bölgemiz adeta tarihten silindi! Binlerce enkaz, on binlerce ölü ve yüzbinlerce yaralı! Ve milyonlarca mazlum ve mağdur! Bu deprem felaketi Nuh Tufanından sonra...