Yaratıcımız, Yaşatıcımız ve Yöneticimiz Allah’ımıza (cc) hamd; başöğretmenimiz, önderimiz, sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a) Efendimize, tüm Peygamberlerimize, izinden gidenlere, Ehl-i Beyti’ne, Ashabına, canımız ana ve babamıza, mü’min kardeşlerimize, Allah (c.c)’ın ilke ve inkılabı İslam’a tabi olanlara, Din ve Vatan muhafızı gazi ve şehidlerimize salat ve selam olsun…
İster Müslüman kardeşlerimizle olsun, isterse düşmanlarımızla olsun bizler; “Ve o mü’minler ki, kendilerine gerek Allah’ın ve gerekse insanların verdiği emanetleri en güzel şekilde korur, verdikleri sözü de mutlaka yerine getirirler. (Mü’minun S. 8. Ayeti Kerime)” İlahi Mesajındaki talimatlar ve imanımızın gereği, verdiğimiz tüm sözleri tutmak ve imzaladığımız antlaşmalarımıza uymakla mükellefiz!
Çünkü Biz;
Müşrik Ebu Cehillerle yapılan ve ‘’zahiren aleyhimize’’ olan Hudeybiye Antlaşmasının tüm maddelerine uyan ve uygulayan Sevgili Peygamber (s.a) Efendimiz Hz.Muhammed’ül Emin’in Ümmetiyiz!
Ancak; kâfir ve münafıklar tarih boyu Müslümanlarla yaptıkları sulh antlaşmalarını daima fesat ve tuzak için kullanmışlar ve hep ihanet etmişlerdir!