Ağrı Valiliğibünyesindeki “Bir Konu Bir Konuk” kültür projesi bağlamında çıktık yola. Ağrı İl Kültür Turizm Müdürümüz edebiyat dostu Muhsin Bulut beyefendinin davetiyle önce Ağrı ardından Doğubeyazıt’taki öğrencilerimizi ziyaret imkanı bulduk. Dün sabahtan beri İstanbul, kara ve soğuğa teslim oldu, ama ben Ağrı’nın eteklerinden, ‘’-19’’lardan geldiğim için, pırıl pırıl parlayan buz kılıçlarının arasından, kar şehrayininden sonra, pek de pas vermeye niyetli değilim ‘’Dersaadet Kışı’’na... Doğu’da kış, mütevekkil insanlarımızın omuzlarında içtenlikle taşınırken, bir yük, bir itiraz değil.
Gözlerimi yıkadı kar melekleri Ağrı’da.Bu kadar uzun, bu kadar yekpare beyazı hiç görmemişti hayatında pencerelerim. Allahın doksandokuz ismi içinde en çok parıldayanı ‘’Sabır’’dır sanırım Ağrı şehrinin üstünde. İnsanları sabırlı, öğrencileri, öğretmenleri, karın altında belleri bükülmüş akasyaları, güvercinleri, atları sabırlı...
Ağrı ve Doğubeyazıt’ta sadece geleneksel şark misafirperverliği ısıtmıyor içinizi. Buna eşlik eden sanat, edebiyat, hikaye, şiir zevki ve ihtiramı da göz dolduruyor.
Geceler uzun ama bereketli geçirdik, Milli Eğitim Müdürümüz eşliğinde ziyaret ettiğimiz yatılı kız okullarında, kah talebe tayınına birlikte kaşık salladık, kah hepsi de annelerini özlemiş çocuklarımızla sarmaş dolaş olduk kucaklaştık. İstanbul’dan Doğubeyazıt’a atanmış yeni mezun öğretmenlerimizden bir kardeşimizin gözlerindeki ışıltıyı görmenizi isterdim. İlkin çok tedriginlik duymuş, ama gelir gelmez öğrencilerine öyle bağlanmış ki ‘’tayinim İstanbul’a çıksa buradaki çocuklarımı bırakıp gitmem Hocam’’ dedi konuşurken. Yürüyüşünü seyrettim ardından: Sağlam İrade!