Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra Müessesesi'ne ait maden ocağındaki patlama, sanki yüreklerimizi de infilak ettirdi. Yukarıdaki cümleyi patlamadan güçlükle ve kendi imkanlarıyla kurtulduktan sonra, ambulansa bindirilerek hastaneye taşınmak istenen bir madenci kardeşimiz söylüyordu... ''Sakın beni hastaneye götürmeyin, ben iyiyim, size söylüyorum, iyiyim ben, beni arkadaşlarımdan ayırmayın, aşağıda kalan çok arkadaşım var, dönüp onları kurtarmaya çalışacağım, bırakın beni...'' diyordu. Nefesi kesikti oysa, sesi kısıktı, göğüs belli ki toz dumandan daralmıştı, ama ayaktaydı işte, sapasağlam çıkmıştı maden faciasından...
Geçtiğimiz yıllardaki Soma maden faciasında da tanıklık etmiştik bu arkadaşlığa, kaderdaşlığa, yoldaşlığa. Madencilerin arasındaki dayanışma, belki de başka hiçbir işkolunda bu kadar canhıraş şekilde yaşanmıyordur. Onlar birbirinin nefesi, birbirinin gün ışığı... Kömür tozu kaplamış vücutlarını, sadece boncuk boncuk parlayan gözleri dışında, sa