Genç yaşında sırlanan harf emektarı arkadaşlarımızın kervanına, şair Mevlana İdris Zengin de katıldı. Bir insan hem Mevlana hem de İdris olunca, işi gücü muhakkak göklerle ilgili olurdu ki onunki de öyleydi. Bir melek gibi, bir sükûnet gibi, bir derviş gibi, bir serin ağaç gölgesi gibi, ikindi vaktinde sakinleşen rüzgarlar gibi geldi geçti aramızdan... Zarif bir beyefendi, değerli bir yoldaş.
Kendine has eğilip bükülmeden duruşuyla, şeref sahibi, ''elif gibi düpdüzgün'', bir insan geçti aramızdan. Şiirinde dediği gibi: ''Elif olmak zordur/ çünkü elif olmak/ yuvarlak bir dünyada dik durmanın/ dik ve önde/ belki acıyla/ ama vazgeçmeden/ durmanın/ dünya ne kadar dönerse dönsün/ olduğu yerde kalmanın adıdır elif olmak/ kaç silah varsa/ elife çevrilir/ elif hep olduğu yerdedir/ silahlar patladığında ilk vurulan eliftir/ zordur elif olmak/ elif olmak hep vurulmaktır''
Mevlana kardeşimle, aynı yıllarda okuduk İstanbul Hukuk Fakültesi'nde, aynı dergilerde, aynı gazet