Çanakkale Harbi'nin (19 Şub 1915 – 9 Oca 1916) askeri anlamda
anlatısını her birimiz çocukluğumuzdan bu yana kâh dinlemiş, kâh
okumuşuzdur. İlkokulu Çanakkale- Çardak'ta okuduğumuz günlerde,
1976 yılıydı sanırım, yaşlı bir Çanakkale muharibi ziyaret etmişti
okulumuzu. Onun anlattıklarından aklımda kalanlar; ''on dört
yaşındaymış, bir gece davullar çalınmış, kapı kapı gönüllü asker
toplanıyormuş, annesinin elini öpüp cihad-ı umumi kervanına
katılmış, cephede annesini çok özlediğini, açlık çektiklerini,
keçiboynuzu meyvesi toplayıp yediklerini, arkadaşlarının hepsinin
şehit düştüğünü, hala bazı geceler onların seslerini işitip sokağa
çıktığını, ama onları bir türlü bulamadığını'' anlatmıştı. O
Çanakkale Gazisini anımsadıkça, keşke o konuşmasından daha çok şeyi
hatırlasaydım derim her zaman.
Savaş yıllarına ait sivil tarihi, en az askeri tarih kadar önemsiyorum. ''Balıkesir'den Seferberlik ve Çanakkale Hikâyeleri'' kitabın