Şimdiye kadar soruyu, “Erdoğan ve AK Parti niçin Başkanlık Sistemi istiyor” diye kurduk çoğumuz. Diğer soru da ‘’CHP niye istemiyor’’du. Oysa kimse şunu merak etmiyor mesela, destekleyenler niçin Başkanlık istiyor? Kamuoyu araştırma şirketlerinin Başkanlık ve Yeni Anayasa için yaptığı temayül yoklamaları var. 2016 yılını artarak devam eden bir destekle kapattı Başkanlık tartışması...
Peki hiç merak ettik mi halk niye “Başkanlık” diyor. Veya yeni şekliyle söyleyelim niçin “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” toplumsal desteği ardına almış gözüküyor, niye... Toplumu buna sevk eden sebepler, dünyayı ve ülkemizi çerçeveleyen sosyolojik değişimler neler... Özellikle CHP’nin yani ana muhalefetin bunu ciddiyetle gözetmesi gerekiyor. Hem muhalefet oluşundan kaynaklanan sorumluluk... Hem de kendi gelecek stratejilerini belirleyebilmek adına seçmenin haleti ruhiyesini yakından takip etmeli CHP... Oysa halen 40’lardaki söylemini aşabilmiş değil.
Durumu ciddiyetle takip etmesi gereken bir diğer kesimse, İslamcı Düşünce dünyasının aydınları... Büyük kesimi aktif siyasal kimlikle devlet çatısına intikal etmiş olsa da, sol düşüncenin yaşadığı tıkanma krizi ve çöküşü müteakiben, İslamcı Düşünürlerin mesuliyeti, akıllı ve vicdanlı muhalefetin yokluğunda daha da artmıştır...
Gerek Yeni Anayasa gerekse Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile ilgili olarak katıldığımız toplantı ve panellerde, bizlere aktarılan temayül sonuçları ve birebir iletişimde bulunduğumuz, nabzını tutmaya çalıştığımız kamuoyunun yaşananlar hakkında değerlendirmelerinden bir panorama:
1- Özgürlükler ve demokratik katılım evet saygın ve önemli... Ama refah ve güç olmadan bir temenniden ibaret. Güçlü bir ülke, refahın arttığı ve adilce paylaşıldığı bir sistem beklentimiz var. Tayyip Erdoğan siyasetindeki güçlü Türkiye vurgusu ve son on yıldır artan refah seviyesi bizi onun önerdiği sistemde tahkim ediyor...
2- İç savaş ve yol açtığı krizin bir ülkeye nelere mal olduğunu Suriye üzerinden görüyoruz. Beş yıldır Suriye’nin ve Suriyeli muhacirlerin çektiği çileyi en yakından göğüsleyen bir toplumuz. Allah korusun, Suriye gibi olmayalım. Bu yüzden istikrar, her şeyden önemli. AK Parti, toplumsal renklerimizi, özellikle etnik farklılıklarımızı barış içinde temsil sahnesine çıkartmayı başaran bir parti. Önerilen yeni sistem ve yeni anayasa hem istikrar hem toplumsal barışın teminatı olacaktır. Güveniyoruz.
3- Avrupa’nın, sınırdan geçmek isteyen Suriyeli mültecilere yönelik tavrı tam bir kabustu. Avrupa’da yükselen İslamofobia, korkutucu bir safhaya geldi. Ne yaparsak yapalım, Avrupa ülkeleri Bizi AB’nde istemiyorlar. Demokrasi ve insan hakları diyerek yıllarca bizlere öğrettikleri yalandan ibaretmiş... Çifte standartçılar. Hemen her ülkede aşırı sağcı siyasetçiler atak halinde. Avrupadan yükselen bu şoven dalga karşısında bizim de güçlü olmamız gerekiyor... Biz ancak kendi gücümüze güvenerek ayakta durabiliriz. Bunun için de sağlam duruşlu bir siyaset istiyoruz. Koalisyona açık, belirsizlik ve iç çatışma öneren sistemler bizim gücümüzü azaltır, enerjimizi söndürür.