Türkiye modernleşmesi hakkında süren bir sözlü tarih çalışmasına katılıyorum birkaç gündür... Yaşları seksen ila yüz arasında değişen değerli büyüklerimizle mülakatlar yapılıyor... Onların kişisel hikayeleri aynı zamanda yaklaşık bir asırlık Türkiye sosyolojisi anlamında... Çoğu Cumhuriyetin ilk yıllarında doğmuş, savaş görmüş, ağır yoksulluk günlerinden geçmiş, tek parti dönemini, demokrasiye geçişi, Atatürk'lü, İnönü'lü, Menderes'li günleri yaşamışlar...
İrfan dediğimiz şey, söze yaslanmış bir hakikat olarak nesilden nesile nakledilerek aktarılan bir terbiye, eda, hatta hayat tarzıdır. Bizde irfan, maalesef akademinin dışladığı bir hadisedir. Çünkü o sessizdir, ümmidir. Oysa biz yazının evladıyız. Sanki bir şeyler yazıya dönüşmezse gerç