Son yaşadığımız Ortaköy saldırısında, tam 39 kişi feci şekilde yaşamını yitirdi. Toplumun vicdanını kanattı şehrin ortasında maruz kaldığımız bu kan dondurucu facia.
Her kesimiyle insanımız, lanet okudu geceyi kana bulayan mihraklara... Nasılsa benim çocuğum kurtuldu diyen yok aramızda, hepimiz kendi evimize, kendi ailemize, kendi evladımıza karşı işlenmiş büyük bir felaket olarak gördük son yaşananları...
Toplum acısını da öfkesini de sahiplenmektedir. Bu facia falancaların başına geldi, filancalara indi darbe diye bakılmadı, bakılmıyor... Bu çok önemli... Oysa içinden geçtiğimiz terör facialarının tek gailesi katliam değil. Bizi bize düşürecek ince planlar içeriyor hepsi de bizleri katlederken.
Artarda sokulduğumuz terör ve katliam baskınları, artık güvenlik sorunu olmaktan çıktı. Artık hepimiz biliyoruz ki; canına kastedilen savaş açılmış bir toplumuz. Bu sarsıntıyı yekvücut olarak, birbirimize kenetlenerek aşabiliriz ancak...
***
Ortaköy’de gece kulübüne karşı gerçekleştirilen saldırıyı, sembolik değeri açısından belirli bir sınıfa karşı işlenmiş cinayet şeklinde ifade edenler oldu. Hatta ana muhalefet partisi, bu saldırının yaşam tarzını hedef aldığını zikretti. Diğer gece kulüplerine nazaran daha pahalı ve medyatik olması dışında homojen bir kesime hitap etmiyordu oysa mekan. Nitekim vefat edenler içinde yabancı uyruklular bir hayli çok, onların çoğunluğu da şehrimize gelen Arap misafirler. Vefat eden kişileri yeknesak manada sınıflaşmaya koyabileceğimiz belirgin bir gösterge yok. Bu zenginlere karşı işlenmiş bir suçtur, bu ilericilere, solculara, CHP’lilere karşı işlenmiş bir suçtur diyebilmek ilk elden kolay değil. Ana muhalefet partisi bu konuda büyük sorumsuzluk işliyor...