Dün, Muharrem ayının 10. günüydü, yani ‘’aşura’’ günüydü. 680 yılında Hz. Peygamberimizin (sav) kızı Hz. Fatıma ve damadı Hz. Ali’nin evlatları Hz. Hüseyin’in Kerbela’da, 72 kişilik aile efradıyla birlikte, ki içinde bebekler ve dedeler de vardı, acımasızca, feci şekilde katledilmesi olayının yıl dönümüydü...
Bu elim faciayı, yeterince idrak edip, dersler, ibretler çıkartabildiğimizi sanmıyorum. Zira bir yandan resmi tarihin seküler dilinin yok saydığı, sansürlediği geçmişimiz, bir yandan medeni geleneğimizin değerler dünyası ile yaşadığımız radikal yabancılaşma, hatta yırtılma seviyesindeki kopukluk, bizi ciddi anlamda bir kimlik krizine, hafıza kaybına uğratmıştır. Ki bu, işin sadece bilinç yönüdür. Bir de ruhi ve kalbi yönü vardır ki, duruşumuz, kim olduğumuz ve tarafımız orada belli olur.
Ehli Beyt’te Resul-i Kibriya’nın hassasiyet derecesindeki sonsuz sevgisi parlar. Bundan yoksun kalan kişinin bilinc