Avrasya Kadınları ile ilgili bir belgesel çalışmasında kurguya yardımcı olmam için çağırdılar. Üsküp Radyosu’nun kıdemli programcısı Seyhan Yakubi Hanım’la yapılmış bir mülakattı. “Vatan sevgisi Helal’dir, sevgi helalse güzeldir...” diyordu. Doksanlarda Türkiye’deymiş görevi Seyhan Hanım’ın, Ankara’da Tıp Fakültesi’ni yeni bitirmiş bir Afgan genciden bahsediyordu: “Onu parlak bir kariyer bekliyordu Türkiye’de kalabilirdi, lakin o, Babasının Afganistan’daki savaşta şehit düştüğünü, memleketine ve babasına bir borcu olduğunu, bu sevgisini helal kılmak için dönmesi gerektiğini söylemişti” diyor Seyhan Hanım...“Sevgi” bizim dilimizde genel çerçevesi iyilikle çizilmiş pozitif bir içeriği haizdir. Sevgiyi, “helal” gibi bir açılımla tetkik ettiğimizdeyse karşımıza bambaşka bir hukuk terazisi çıkar. Ki, helal; sevgiyi delişmen bir tutku olmaktan çıkaracağı gibi, hobi manasında bir etkisizlikten, temenni anlamında bir zayıflıktan da kurtarır... Sevgi, emek ve sorumluluk anlamlarını da kuşanır, şayet helal ise...