Aile büyüklerimin rahatsızlıkları sebebiyle son üç yıldır hastaneleri mekan tuttuk, deyim yerindeyse. Özellikle hemşireler, sanki meleklerle arkadaşlarmış gibi geliyor bana.
Öte yandan, hekimler, hemşireler, hastane görevlileri, hastalar ve hasta yakınları ile birlikte düşünüldüğünde oldukça kalabalık bir “sosyalleşme” mekanı hastaneler...
Hayatın içinde hemen her imkanı ve aracı; güçlü kuvvetli, atletik, sağlıklı ve yetişkin insanlara has kurguladığımızı, aslında hayatın bu tür genel kabullerle ne kadar da kolayca hoyratlaşabileceğini vuruyor yüzümüze hastaneler... Büyük ibretler var hastanelerde. Belki ciltlerce ansiklopedi okusanız, saatlerce nasihat dinleseniz yıllar boyunca keşfedemeyeceğiniz insana, insanlığa has hakikatleri, sadece birkaç hastane gününde hakkel yakin, içinden geçerek öğreniyorsunuz... Hayatın değerini, insana ve insanlığa değer vermeyi, hayata saygıyı öğreniyorsunuz, fark ediyorsunuz hastane deneyimiyle...
***
“Hemşire, Tekme” kelimelerini yazdığınızda, 35 saniye içinde, tam 1 milyon 440 bin sonuç geliyor Hemşire Ayşegül Terzi’nin bir otobüste uğradığı tekmeli saldırı hakkında. İlkin yakalanıp daha sonra serbest bırakılan, ama ardından yükselen tepkiler ve Bakan hanımın meseleye dahil oluşuyla, yeniden derdest olan saldırganın ismini ve eşgalini hepimiz biliyoruz artık. Abdullah Çakıroğlu namında bir utanmaz vandal, giyim kuşamını beğenmediği, doğru bulmadığı hemşireyi tekmelemiş...